Olmamış, olmamış, olmamış...
Minimum PC sistem gereksinimleri:
İşletim Sistemi: Windows 7 64-Bit ya da daha yenisi
İşlemci: Intel Core i3-3225 3.30GHz ya da eşdeğer
Bellek: 8 GB RAM
Ekran Kartı: NVIDIA GeForce GTX 660 2GB / AMD Radeon HD 7850 2GB
DirectX: Sürüm 11
Depolama: 70 GB kullanılabilir alan
Öncelikle Call of Duty ile olan ilişkimden size kısaca söz etmek istiyorum. Böylelikle seriyle ne kadar ilgili olduğumu ve bu yazıda ne kadar taraflı ya da ne kadar tarafsız olduğumu daha rahat anlayabilirsiniz.
Yanlış hatırlamıyorsam, 2003 yılı... Yani bundan tam 13 yıl önce. ProGamer isimli oyun dergisi, ilk Call of Duty'nin oynanabilir demosunu vermişti.
Medal of Honor: Allied Assault'u geliştiren ekipten 22 kişi, daha sonra stüdyodan bağımsızlığını ilan ederek Infinity Ward'u kurdu ve Activision ile anlaşma imzalayarak Call of Duty serisinin temellerini attılar.
Call of Duty'nin demosu çıktığında bilgisayarım tamirdeydi. Dolayısıyla demoyu bir arkadaşımda oynama şansım olmuştu, ama ne deneyim! Ekran kartı yeterli değildi. Bu sebeple demoyu bembeyaz tasarımlarda oynadım. Renklendirilmemiş, sadece çizgileri ve beyaz zemini olan bir fotoğraf düşünün. İşte aynen öyle. O haliyle bile demoyu defalarca kez oynadığımı hatırlıyorum. Tabii tamir edildikten sonra kendi bilgisayarımda da oynamıştım.
Sonra tam sürüm oyun geldi. Ekip olarak hareket edebildiğimiz, harika sahneleri, müzikleri ve atmosferi olan bir oyun. Eh, 100'den fazla "Yılın Oyunu" ödülü alan bir yapımdan bahsediyoruz.
Ardından...
- Önce United Offensive eklentisi geldi. Derken daha gelişmiş grafiklerle birlikte Call of Duty 2, kısa süre sonra da yeni nesil konsollara bir müjde niteliğinde Call of Duty 3 geldi. Call of Duty 3, serinin ana yapımcısı olmayan Treyarch'ın geliştirdiği ilk "ana" Call of Duty oyunuydu ve bana da PlayStation 2 aldıran oyun oldu. PS3'te oynamak ise daha bu sene nasip oldu!
- Call of Duty 4, modern arenada geçen ve Call of Duty markasını geniş kitlelere tanıtan ilk oyun oldu. Tıpkı CoD1 gibi büyük bir etki yaratmış ve kısa süre sonra çok yüksek satış rakamlarına ulaşmıştı. Yapım, "sinematik anlatımlı FPS oyunları" arasına sağlam adımlarla girmişti. Özellikle Çernobil görevleri büyük yankı uyandırmıştı.
- Tabii serinin ikinci yapımcısı Treyarch da World at War ve Black Ops gibi oyunlarla PC tarafında daha önce olmadığı kadar iddialı işler çıkarıyordu. Öyle ki Black Ops, Modern Warfare'ın ardından başlı başına seri halini alan tek Call of Duty markasıydı.
- Modern Warfare 2, çıktığı ilk 24 saatlik dilimde yaklaşık 5 milyon satarak daha evvel hiçbir oyunun elde edemediği bir başarıya ulaştı ve devamı da katlanarak geldi.
- Captain Price, Soap ve Ghost gibi karakterler, serinin en sevilen ve üzerlerinde sürekli teoriler yürütülen karakterleri oldu.
- Modern Warfare 2, serinin ateşini öyle bir yükseltti ki, artık milyonlarca oyuncu için "Call of Duty ve diğer FPS'ler" kavramı oluşmuştu. Battlefield'tan Medal of Honor'a kadar birçok oyun, Call of Duty'deki birçok unsuru kendilerince uyarlayarak oyuncu kapma yarışına girdi, çoğu zaman da başarılı olamadılar. Özellikle Medal of Honor'ın modern arenadaki maceraları büyük fiyaskolarla sona erdi. Battlefield ise, her geçen yıl biraz daha iyiye gitti ve Call of Duty'nin en ciddi rakibi konumuna geldi. Bu yıl çıkan Battlefield 1 ise, bence Call of Duty serisinin yeni oyunu Infinite Warfare'ı çok rahat bir şekilde geride bırakmayı başardı. Bu aslında bir sürpriz de olmadı. Yayınlanan detaylar ve videolar, Call of Duty'nin bu kez pek şansı olmadığını bağırıyordu adeta...
- Eğer tüm seriyi oynadıysanız, Call of Duty Ghosts, Call of Duty: Advanced Warfare gibi oyunları da bilirsiniz ve onlardan bahsetme ihtiyacı hissetmiyorum. Zira bu yapımlarla Call of Duty serisinde ufak ufak düşüşlerin yaşandığı fark edilmişti.
- Activision'ın Sledgehammer Games'i 3. Call of Duty stüdyosu olarak ataması ve her Call of Duty için gelişim sürecinin 2 yıldan 3 yıla çıkarılması pek de hayırlı bir hamle olmadı gibi. En azından şimdilik...
Infinite Warfare nedir?
Infinite Warfare, Infinity Ward tarafından PC, PlayStation 4 ve Xbox One platformları için geliştirilen bilim kurgu temalı bir FPS oyunu. Senaryo modu, multiplayer modları ve zombi modu barındırıyor. Bu yapımda da Quake temelli olup Infinity Ward tarafından modifiye edilen bir oyun motoru tercih ediliyor. Kısaca böyle özetleyebiliriz.
Şimdi gelelim benim senaryo modu deneyimime. Zira bu inceleme yazısında yalnızca senaryo modundaki deneyimlerimden söz edeceğim.
Call of Duty..... ne demiştin?
70 küsür GB'lık yükleme sürecinin ardından nihayet oyuna girebildim, derken bu da ne? Bir şeyler daha yükleniyor. Sanki yüklenenler yetmezmiş gibi!
Ayarlar menüsü arıyorum, ama göremiyorum ilk etapta. Senaryo modunu seçip ESC ile dondurduğumda ise, işte, gördüm! Grafik ayarlarını en yükseğe çekiyorum. Işık ve gölge tarafında da bazı seçenekler var. Amacım 60 FPS'te FHD Call of Duty deneyimi yaşayabilmek. Sanırım Core i7 işlemcili, 16GB RAM'li ve overclock edilmiş RX 290'lı bilgisayarım bunu fazlasıyla sağlayabilir(di).
İlk düşünceler...
Karakter tasarımları, özellikle de yüz tasarımları ve mimikler dikkatimi çekiyor. Güzel iş çıkarılmış. Zaten hemen her Call of Duty oyununda buna dikkat ediyorlar. Kapılar açılıyor ve atlayışa geçiyoruz, lakin burası Dünya olmasa gerek? Lost Planet ile Halo'nun birleşimi, uzayın çok farklı bir noktası. Her yer buz, karşımda da kocaman bir gezegen silueti...
Işık ve gölge efektleri dikkatimi çekiyor. Keskin bir his uyanıyor gözlerimde, ama... Grafikler olmamış yahu, eski, paslı, küflü bir havası var. Tamam, üzerine çalışılmış, uğraşılmış yine, ama yeterli değil, kesinlikle değil. Battlefield 1'i düşününce bir de... Yine tamam, önceki senelerde de işitsel ve görsel olarak Battlefield'ın üstünlüğü vardı, ama bari bu sene biraz farklı olsaymış...
+ Yerçekimsiz ortamlarda silahlı yakın mücadeleler eğlenceli
+ Yüz tasarımları ve mimikler başarılı
- Ciddi bir yenilik yok denebilir
- Sıkıcı senaryo modu
- Bölüm tasarımları başarılı değil
- PC'de çeşitli performans sorunları var