GTA 5, bildiğimiz yemeğin daha lezzetlisi...
GTA serisinin hayatımdaki önemini kolay kolay anlatamam. PC'de oynadığım ilk oyunlardan biriydi GTA 2. Kuşbakışı görüş açışı, birer kablosuz telefona benzediğini düşündüğüm arabalar, hiç peşimi bırakmayan polisler ve yakalandığımda da sanki film bitmiş gibi yankılanan "Busteeeed" sesleri, beni uzun süre oyalamıştı.
Üç boyutlu arenaya geçiş ve "özellikle" San Andreas'ın çıkışıyla yaşananlar ise, gerçekten inanılmazdı. "Nereden nereye yahu!" demiştik. Sıcak yaz günlerinde, mahalledeki tüm arkadaşlarımla adeta yarışır şekilde oynar, ertesi gün buluşur ve oyun hakkında konuşur, yine de görevler hakkında fazla bilgi vermezdik, çünkü geçilmek istemezdik.
Harita büyüklüğünden tutun da gelişim sistemine, görev çeşitliliğine ve serbest dolaşım imkanlarına kadar adeta sanal bir dünya, ikinci bir yaşantıydı San Andreas. Hatta bir zamanlar, "Hayatımda ne zaman mutsuz olursam; San Andreas'ı açar, onun dünyasında birkaç saat takılır ve gerçek yaşantının sıkıntılarından uzaklaşır, mutlu olurum" diye hayal ederdim. Gerçekten yapardım bunu.
GTA IV ise, yeni nesil GTA serüveninin ilk adımıydı, ancak San Andreas kadar sevildiğini düşünmüyorum. Görevleri bir kenara bırakıp şehir hayatından uzaklaşmak istediğimde, bir motor çalıp da kırlık alanlara doğru son hızla sürdüğüm, rüzgarı adeta yüzümde hissettiğim San Andreas gibi değildi. Daha fazla şehir yaşantısı odaklıydı, biraz daha farklıydı işte. Zaten oynadıysanız, ikisi arasındaki farkı da anlamışsınızdır.
Serinin yeni temsilcisi ise, GTA 5. Bana göre biraz San Andreas, biraz da GTA IV'ün karışımı, üzerine özel sosların döküldüğü ve olabildiğince genişletilmiş bir dünya. Ve muhtemelen mevcut neslin gelebileceği son noktanın ta kendisi...
+ Her yanı detaylarla dolu çok büyük bir dünya
+ Başarılı görseller ve işitseller
+ Rahat oynanabilirlik ve çok uzun oyun süresi
- Ufak tefek teknik hatalar, yapay zeka bazen göze batıyor