|
 |
 |
 |
 |
|
 |
 |
 |
 |
 |
SMS: ASA yaz boşluk bırak mesajını yaz 4122'ye gönder |
|  |
|
 |
 |
 |
 |
 |
 |
 |
 |
|
|

Papatya falında son yaprak
Her şey birdenbire oldu. Aylardır "Başbakan Erdoğan Çankaya'ya çıkacak mı, çıkmayacak mı? " diye papatya falı açan Ankara ahalisi, bu hafta aniden gözlerini açtı ve çoktan yepyeni bir realitenin oluşmuş olduğunu fark etti. Daha düne kadar imalı bakışlarla " Başbakan son dakikada Çankaya'ya çıkmaktan vazgeçecektir " diyenler, artık Tayyip Erdoğan'ın cumhurbaşkanı, Dışişleri Bakanı Abdullah Gül'ün ise başbakanlık koltuğunda oturduğu bir dünyaya hızla adapte olmaya çalışıyor. Erdoğan bu hafta kendisine "Aman lütfen Çankaya sizin hakkınız" diyen 26 milletvekiliyle toplandı. Türkİş ve tabandan benzer sinyaller alıyor. Kabine üyelerinin bir bölümünden aynı telkin var. Medya zaten bu ihtimale hazırlıklı. Genelkurmay Başkanı'ndan Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer'e kadar kilit konumlardaki isimlerin özel sohbetlerde ettiği samimi sözler dolaylı yollardan medyaya sızınca, o makamların da cumhurbaşkanlığını "kanıksadığı" izlenimi güçlendi. Haliyle siyaset, şimdiden " Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan " düşüncesine alışmış izlenimi veriyor. Peki direnç? Kuşkusuz bu hafta YÖK Başkanı Erdoğan Teziç' in sert açıklaması ve CHP ve muhalefet odaklarının AK Parti liderinin " siyasi meşruiyetini " sorgulayan ağır ithamları, belli bir etki yaratıyor. Ancak ne Teziç'in açıklamaları, ne CHP-MHP cephesinden gelen "Yüce Divan'da vatana ihanet davası" tehdidi ne de 14 Nisan'da Atatürkçü Düşünce Derneği önderliğinde yapılacak yürüyüş, Başbakan Erdoğan için " caydırıcı " özellikte değil. Bu olaylar sinir bozabilir, rahatsız edebilir, siyaseten olumsuz bir hava yaratabilir; ancak Çankaya'ya çıkmasının önünde bir " engel " sayılmaz. Kabinenin kurmay isimlerinden birinin değimiyle " Bunların ciddi bir etkisi olmaz. Bu iş tamam. " Yine de, Çankaya sürecinde son viraja doğru giderken, Başbakan Erdoğan için her şeyin kolay ve zahmetsiz olacağını var saymak hata olur. Eski Yargıtay Başkanı Sabih Kanadoğlu tarafından ortaya atılan ve daha düne kadar tarihin çöp sepetini boylamış gibi gözüken " 367 tezi", YÖK Başkanı Erdoğan Teziç'in hayat öpücüğüyle bir anda Ankara'da gündemi işgal etti. Kanadoğlu'nun artık CHP ve YÖK'ün de desteğini alan tezi, cumhurbaşkanlığı seçiminin ilk turunun yapılabilmesi için en az 367 milletvekilinin Meclis'e gelmesi gerektiği yolunda. Bu sayı olmazsa, Anayasa Mahkemesi'nin Meclis kararını iptal edebileceği söyleniyor. Halihazırda AKP'nin milletvekili sayısı 354. CHP Erdoğan'ın adaylığına kategorik olarak "Hayır" dediği için, iktidar partisinin önünde iki seçenek var. Ya "367 tezi hukuken yanlıştır" diyerek 354 AK Partili vekille cumhurbaşkanı oylamasına gitmek (risk), ya da 19 milletvekili olan Anavatan Partisi ile anlaşmak Tüm bu tartışmalar da, bir anda Erkan Mumcu ve kaderin cilvesiyle Meclis grubunu bu hafta kaybeden 19 vekilli Anavatan Partisi'ni "kilit parti" haline getiriyor. Ankara, komplo teorileri, devlet kurumları arasında Çankaya fiskoslar ve her zaman olduğu gibi "gerilim" spekülasyonları arasında son viraja girdi. Başbakan Erdoğan ise, uzun zaman olmadığı kadar sakin ve rahat gözüküyor. Erdoğan, artık cumhurbaşkanlığı seçeneğinin önünde ciddi bir engel olmadığını gördü. Vekiller, kamuoyu ve iş çevrelerinin arkasında olacağı hissine sahip. Bunun verdiği rahatlıkla, soluğu memleketi Karadeniz'de aldı. 16 Nisan haftasına, "Olabilir miyim" stresinden uzak, sakin bir analiz yaptıktan sonra başlayacak.
|
|
 |
|
|
|
|
|
 |
|