|
 |
 |
 |
 |
|
 |
 |
 |
 |
 |
SMS: SO yaz boşluk bırak mesajını yaz 4122'ye gönder |
|  |
|
 |
 |
 |
 |
 |
 |
 |
 |
|
|

İkinci Şans
Bush yönetiminin Amerikan gücüne ve prestijine verdiği zararın boyutları her geçen gün daha açık şekilde ortaya çıkıyor. 11 Eylül'den sonra yeni muhafazakarlar ABD'nin dış politikadaki yerleşik yaklaşımlarını, teorisini ve politika uygulama tarzını reddetmişlerdi. Askeri güce dayanarak uluslararası sistemi Ortadoğu'dan başlamak üzere ve Amerikan hegemonyasını sürdürecek şekilde yeniden tasarlayacaklardı. Ne uluslararası örgütlerin ne de müttefiklerin ayakbağı olmasına izin verilecekti. Bu projenin gerçekleşebilmesi için güvenlik öcüsü ön plana çıkarılacak, Amerikan toplumu korkuyla sersem edilerek yeni politikalara destek vermesi sağlanacaktı. Amerikan demokrasisinin bireysel ve kurumsal özerkliğinden hazzetmeyenler yönetimde güçlü konumdaydı. Başkan'ı neredeyse seçilmiş bir diktatör sayan ve hiç bir konuda hesap vermek zorunda olmadığını savunan bu yetkililer Amerikan demokrasisini ciddi şekilde iğdiş etti.
Artık hesap soruyorlar İçeride otoriter, dışarıda dayatmacı olan yeni hegemonya vizyonunun ilk cephesi Irak'ta işler çok kötü gitti. Yalnızca işgal fiyaskoyla sonuçlanmakla kalmadı. ABD'nin terbiye edeceğine inandığı İran ve rejimi güçlendi . Amerikan gücünün caydırıcılığı ve ürkütücülüğü azaldı. Ülkenin prestiji ve demokratik imajı ise Ebu Gureyb ve Guantanamo'daki işkence ve hukuksuzluklar nedeniyle ciddi darbe aldı. Bu feci tabloya iki yıl önceki Katrina kasırgasının ardından tüm dünyaya yayılan rezil görüntüler eklendi. Fırtına sırasında başta Bush'un kendisi, yönetimin gösterdiği duyarsızlık Amerikalıları şoka soktu. Yönetimin, tıpkı Türkiye'deki gibi, liyakattan çok cemaatçilik saikiyle atadığı yetkililerin sergilediği beceriksizlik ve basiretsizlik toplumu çarptı. Orta sınıfların giderek ekonomi politiklarından rahatsızlık duymaya başlamalarıyla da isyan kaçınılmaz oldu. Tüm bu gelişmelerin bir sonucu olarak Amerikan sistemi, toplumu ve yerleşik seçkinleriyle 5 yıllık kâbusa son vermek üzere harekete geçti. 2006 seçimlerinin akabinde Demokratlar çoğunluğu ele geçirince Kongre yeniden yürütmeden hesap soran, tasarruflarını denetleyen bir kurum haline geldi. Amerikan demokrasisine vurulan darbelerin hasarının giderilmesine başlandı.
Kaldı sadece 17 ay Radikaller ve yeni muhafazakârlar önemli iktidar mevzilerinden atıldı veya istifa etmek zorunda kaldı. Geleceğe yönelik olarak ABD'nin dünya devletleri ve kamuoyları ile bozulan ilişkilerinin nasıl düzeltileceği üzerinde yoğun bir tartışma açıldı. ABD'nin dünya ile önümüzdeki dönemde çok farklı bir ilişki kurması gerektiği, tekkutupluluğun yerini giderek çokkutupluluğa bırakacağı gibi konular gündeme getirildi. ABD seçkinlerinin kendilerine ve dünyaya bakışlarına da tevazu giderek daha fazla damga vurmaya başladı. Eski Demokrat başkanlardan Jimmy Carter'in ulusal güvenlik danışmanı Zbigniev Brzezinski'nin etkileyici son kitabı İkinci Şans (Second Chance) bu yeni yaklaşımın izlerini taşıyor. Brzezinski'ye göre yeni bir dünya düzeni ancak ABD önderliğinde Batı dünyası tarafından kurulabilir. Ancak bunu gerçekleştirmek için dünyanın geri kalanıyla daha eşitlikçi bir ilişki kurmak gerekir. Bunun yanısıra dünyadaki ekonomik eşitsizlikleri, küreselleşmenin yıkıcı etkilerini de giderecek bir yaklaşım mutlaka geliştirilmelidir. Amerikan toplumunun sınırsız tüketim eğilimi dizginlenmeden bunların gerçekleşmesi ise mümkün değildir. Dünya Bush kâbusunu 17 ay daha kazasız belasız taşıyabilirse olası bir Demokrat yönetimin dünyaya farklı ve yapıcı bir proje sunarak ABD'ye ikinci şansını kullandırabilmesi olasıdır.
|
|
 |
|
|
|
|
|
 |
|