  |
|
Burada kara çalı yok
Son günlerin en ilginç haberi, Hüsnü-Deniz ve Nazire arasında olduğu söylenen aşk üçgeni... Hüsnü, önceden de sabıkalı! Ancak bu kez evdeki kadın 'Nazire' konuşunca; işin rengi iyice değişti. Bu ilişkide gerçekten çocukları ile mağdur olmuş bir kadının feryatları idi bunlar. Hakikaten onun mağduriyeti ve Deniz Seki'nin 'kara çalı' olması ve Hüsnü Şenlendirici'nin nasıl şöhret budalası olduğu üzerine, uzun uzun ve tüm kadınsı duygularımı köpürterek, salyalarım akan bir yazı yazabilirim.
10 YILLIK BİR FARK Fakat ben bu duruma ne yazık ki böyle bakamıyorum. Her ilişkinin kendi içinde ilginç bir dinamiği var ve evet Hüsnü Şenlendirici'nin karısını böyle hoyratça aldatması ve sonra da avukatlara dalıp, boşanmak istemeyişi tabii ki arkasında durulabilecek türden davranışlar değil. Ama madem Nazire Hanım, evi ile ilgili birçok şeyi konuşmaya başladı, biz de işe farklı bir açıdan bakalım. Evlilik fotoğrafları ile Hüsnü'nün bugünkü fotoğrafları arasında 10 yıllık bir fark var. Hüsnü, gelen büyük başarı ile hayat anlayışını, giyim tarzını ve daha bir çok şeyi değiştirmiş. Ancak, eşi evlendikleri günde kalmış.
İKİSİ DE ÇOCUK DEĞİL Kimbilir belki Hüsnü tarafından geride tutuldu ama aralarında artık ciddi kültür farklılıkları oluştuğu kesin görünüyor. Artık ikisi de evliliğe başladıkları günkü 'iki küçük çocuk' değil. Nazire Hanım, evin reisinin erkek olduğu, hikmetinden sual olmadığı bir düzenden gelip kendi yuvasında da aynı düzeni uygulamış. Kabul etsek de etmesek de, kağıt üzerinde bunların çok saçma şeyler olduğunu belirtsek de; biraz dürüst olup bunun bizim de başımıza gelebileceğini söyleyebiliriz. Bazen çiftlerden biri değişip, zaman içinde başka bir insana dönüşebilir. Diğer eş ise bunu görmezden gelip, herşeyi karnı doysun, çamaşırı temiz olsun seviyesinde tutarsa diyaloğun kopması kaçınılmazdır. Burada Deniz Seki'nin araya girmesi ile bitmiş bir şey yok bence. Sadece Şenlendirici'nin gelenek-görenek kıskacında sürdürmek zorunda olduğunu düşündüğü evliliği var.
AŞKA AYIP OLUR Deniz Seki için istediğinizi söyleyebilirsiniz. Ama ben arada aşk olduğunu düşünmek istiyorum. Aşka boyun eğmek gerçekten de kolay değildir. Çok yakınımda evli biri ile ilişkisi olan bir kadın var. Başta nefretle karşıladım yaptıklarını. Diğer kadına çok üzüldüm. Ama aşkın varlığını da göz ardı edemem. Aşka ayıp olur. Adam evliliğini sırf adı 'evlilik' olduğu için devam ettiriyor. Evdeki kadın da herşeyin farkında ama elinde adamın tapusu olduğu için kraliçe havalarında. Hadi, biraz dürüst olalım; 'evliyim ama müsaitim' sitesinde sadece erkekler mi var? Her şey gibi aile, aşk, ilişki kavramları biz istemesek, dirensek de değişiyor. Evet Hüsnü çok önce boşanmalıydı ama eşi de gelen tehlikeyi zamanında fark edip önlem almayı annesinin tarzında değil de kendi yöntemleri ile yapsaydı fena olmazdı. Hüsnü ve Deniz'e nefret yağıyor. Ama sizin etrafınızda hiç mi ikinci kadın yok? Ya da siz hiç o korkunç kıskaca düşmediniz mi? Mesele hiç de "Hadi sevişelim, karın çatlasın, ben zaten senin paranın ve seksinin peşindeyim" cümlesinin etrafında dönmüyor. İlişkileri sadece 'mağdur kadınların gözünden' kodlamayalım. Bana bugün istediğinizi söyleyin ama burada her şeyi Hüsnü'nün şöhret budalalığı ve Seki'nin şöhret avcılığı ile açıklayamazsınız!
|