|
 |
 |
 |
 |
|
 |
 |
 |
 |
 |
SMS: FA yaz boşluk bırak mesajını yaz 4122'ye gönder |
|  |
|
 |
 |
 |
 |
 |
 |
 |
 |
|
|
 |  |
  |
|

Mektepli-mektepsiz
Pazar günü evde Galatasaray - Trabzonspor maçını bekliyoruz. Canaydın yönetimi bizleri futboldan soğuttuğu için maça gidesimiz yok. Galatasaray Liseli Özcan Çetinsoy'la televizyondan maçı izleyeceğiz. Telefonum çalıyor. Arayan Galatasaray Liseli Alper: "Abi maça gidiyoruz. Sizin kapıdayız geliyor musunuz?" "Biz evden izliycez. Siz bize gelin." "Yok abi biz 10 kişi yönetimi protesto etmeye gidiyoruz." Geçen yıl da, mektepli bir grup genç gelip, benim locada yönetimi protesto eden pankartlar açmışlardı. Galatasaray Liselilerin internet üzerindeki forumlarında da, Cemiyet'teki sohbetlerde de Canaydın yönetimi kıyasıya eleştiriliyor. Ama buna rağmen sanki ortada bir "Mektepli-mektepsiz kavgası" varmış gibi bir hava yaratılıyor. Sanki mektepliler Canaydın'ın çevresinde kilitlenmiş, kulübü onlar yönetiyor ve durumdan memnunmuş gibi gösteriliyor. İşin aslı hiç de öyle değil. Canaydın'ın yönetiminde mektepli olmayanların sayısı daha fazla. Ama önemli olan sayı değil kafa. Benim 2. Başkanlığını yaptığım yönetim kurulu, Galatasaray'ın son yıllardaki "en mektepli" yönetimiydi. Yedekleriyle beraber 16 kişilik yönetimin 11'i mektepliydi. Başkan Cansun, Levent Soylu, Eşref Hamamcıoğlu, Eren Talu, Haluk Hamurculu, Özcan Çetinsoy, Yiğit Şardan, Coşkun Yılmaz, Özer Saraçoğlu ve Bikem Ardakoç yönetimin Galatasaray Liseli üyeleriydi. Abdürrahim Albayrak, Aziz Üstel, Enis Sevil, Osman Güneri ve Tuncer Hunca ise Galatasaray Liseli olmayanlar... Tuncer Hunca'nın babası Adnan Abi de Galatasaray Liseliydi. Ama bu yönetimdeki hiç kimsenin ağzından "Galatasaray Liseliyiz" diye bir tek kelime çıkmadı. Çünkü hepimiz "Galatasaraylıydık." Herhangi bir ayrıcalığın arkasına sığınmak gibi bir ihtiyacımız yoktu. Türkiye'nin en ağır ekonomik kriz döneminde milyonlarca dolar borç ödedik, takımı şampiyon yaptık, Şampiyonlar Ligi'nde çeyrek finalin kapısına kadar geldik. Özhan Canaydın 'ın başkanlığı ise Galatasaray için bir kâbusa dönüştü. Galatasaray'a faydalı olabilecek herkes Galatasaray'dan ya uzaklaştı ya da Canaydın'ın oyunlarıyla uzaklaştırıldı. Kala kala yanında "Galatasaray Liseli" olmak dışında hiçbir özelliği olmayan birkaç kişi kaldı. Ve şimdi onlar Galatasaray'da çoktan kapanmış bir davayı "mektepli-mektepsiz" kavgasını ateşleyerek ayakta durmaya çalışıyorlar. Bu kavgayı yaratanlar bilsin ki, Galatasaray'da böyle bir ayrım yok. Galatasaray'da sadece Galatasaraylılar var. Galatasaray'ı mektepli-mektepsiz diye bölmek isteyenler ister mektepli olsun, ister mektepsiz Türkiye'yi bölmek isteyen bölücülerden farklı değil. İster yönetimde olsunlar, isterse karşısında...
|
|
 |
|
|
|
|
|
 |
|