|
 |
 |
 |
 |
|
 |
 |
 |
 |
 |
SMS: ES yaz boşluk bırak mesajını yaz 4122'ye gönder |
|  |
|
 |
 |
 |
 |
 |
 |
 |
 |
|
|
 |  |

Sentez
Belki derdimiz başımızdan aşkın olduğu için, belki soykırımı inkar yasasına duyulan öfkeden ötürüTürk kamuoyu Fransa'da iki ay sonra yapılacak cumhurbaşkanlığı seçimiyle pek ilgilenmiyor. Oysa çok ilginç gelişmeler yaşanıyor. İktidardaki merkez sağ Halkçı Birlik Hareketi'nin (UMP) adayı Nicolas Sarkozy ile Sosyalist Parti'nin adayı Segolene Royal arasında geçmesi beklenen yarıştaki dengeler üçüncü bir ismin son haftalardaki önlenemez yükselişiyle alt-üst oldu. O isim, bugüne kadar iktidarı dışardan destekleyen merkezdeki Fransız Demokrasisi İçin Birlik (UDF) partisinin lideri François Bayrou . Adaylığını açıkladığında siyasetçi sınıfı da, seçmenler de omuz silkti; çünkü 2002'deki cumhurbaşkanlığı seçimine de katılmış, oyların yüzde 6,84'ünü alabilmişti. Bu kez de öyle olacağı sanılıyordu ve ilk anketler de bunu doğruluyordu: Yüzde 78 oy alabilecekti. Ancak Bayrou'nun programını açıklamasıyla her şey değişti. Anketlerde önce yüzde 10'u geçti, sonra yüzde 15'i. Şu sıralar yüzde 21'de. Sarkozy'nin yüzde 29'da, Royal'in de yüzde 24'te olduğunu belirtirsek, Bayrou'nun bu tempoyla seçimin ilk turunda ikisinden birinin canını yakması olasılığının hayli güçlü olduğu daha iyi görülebilir. (Dahası anketlere göre, kazara ikinci tura kalırsa, karşısına kim çıkarsa çıksın devirecek!) Peki Bayrou'nun yelkenlerini şişiren programının özelliği ne? Fransa'nın ekonomik, sosyal ve kültürel kriz yaşadığını söylüyor ve bunu 4 nedene bağlıyor: Halkın yoksullaşması, kapitalizmin vahşileşmesi, ulusal kimliğin erozyonu ve devletin zayıflaması. Reçetesi? Kamuyu borç batağından çekip çıkarmak (Anayasa'ya açık bütçeyi yasaklayan madde koymak istiyor), bunun için devleti küçültmek, eğitimi yeniden yapılandırmak, araştırmageliştirmeye öncelik vermek, KOBİ'leri ekonominin itici gücü yapmak. Bu programını "Partizanca olmayan çözümler"e dayalı "Sosyal ekonomi" diye tanımlıyor.
Sağ+sol= Liberal sosyal Ama en önemlisi, "Sağ ile sol arasındaki duvarları yıkacağını" ilan ediyor. "Ulusal barışı sağlayacağım. Bunun için, cumhurbaşkanı seçilirsem, bir sosyalist başkanlığında, sağdan ve soldan bakanların yer alacağı hükümet kuracağım. Sonra da sağcıların ve solcuların bir arada olacakları yeni bir kitle partisi kuracağım" diyor. Ve çağımızın ideolojik kamplaşmalar değil, sentez dönemi olduğunu belirterek ekliyor: "Fransa'nın kendini toparlaması için elektroşok şart. Halka gerçek sorunlara ideolojik olmayan gerçek yanıtları bulacağımız inancını aşılamak zorundayız." Yani, Bayrou bir "Sentez" öneriyor.Bize pek yabancı olmasa gerek. 5 yıl kadar önce Türkiye'de de "Çağı okuyan" biri şöyle demişti: "Ekonomi, insan ve etkin devlet üçlüsünü bir araya getirecek çağdaş sentezi gerçekleştirmeliyiz. Eski sağ, eski sol tipi katı ayrılığı unutup, merkezi de kucaklayan çağdaş sosyal demokraside buluşmalıyız. Hepimizin ortak çıkarı, ortak geleceği budur. Güçlü pazar ekonomisi, sosyal adalet ve kardeşlik, etkin devletÇağdaş demokrat sentez veya sosyal liberal sentez budur. Ve bütün topluma açık bir sentezdir." Kemal Derviş'ti o sentezin sahibi. CHP'ye katıldığı 2002 Ağustos'unda, Baykal'la düzenledikleri basın toplantısında açıklamıştı. O günden bu yana köprülerin altından çok sular aktı, herkes kendi yoluna gitti. Ama Derviş'in önerdiği sentez 5 yıl sonra Fransa'da kurtuluş reçetesi olarak seçim meydanlarında yankılanıyor. Türkiye'de iseNeyse; ağzımızın tadını bozmayalım.
|
|
 |
|
|
|
|
|
 |
|