
Baykal’ın sola çağrısı...
Gece, yarısına yaklaşmış... İstanbul Atatürk Havalimanı bekleme salonu dolu, bir o kadar da hareketli... Münih'ten gelen CHP lideri Deniz Baykal da konuklar arasında... Ankara'ya gitmek için uçağının kalkış saatini beklerken, arka arkaya alana gelen milletvekilleriyle tokalaşmak için sürekli oturup kalkıyor. CHP milletvekillerinden biri Muğla'dan dönmekte olduğunu söylüyor. Diğeri Malatya'dan... CHP eski milletvekili, SHP Genel Sekreter Yardımcısı Mustafa Kul da geliyor. Baykal, Kul'u hemen yanındaki koltuğa davet edip soruyor: "Erzincan'da durum nasıl, biraz anlat Mustafa..." Mustafa Kul, çiftçi, esnaf, dar gelirlinin sıkıntıda olduğunu belirterek, "AKP'ye büyük tepki var" diye söze giriyor. Erzincan civarındaki il ve ilçelerden, Baykal'ın da tanıdığı kişilerin adlarını vererek neler söylediklerini aktarıyor. Kul, sözü dolaştırıp "solda birleşmeye" getiriyor. Yönetiminde bulunduğu SHP ve 10 Aralık Hareketi'nin, DSP çatısı altında seçime girmesinin "kesinleşmeye yakın bir noktaya geldiğini" açıklıyor. Baykal, Kul'un aktardığı bilgileri dinlemez görünüyor, karşısındaki televizyon ekranıyla ilgileniyor: "Galatasaray'ın 4 gölünü hala göremedik. Hangi kanal veriyorsa, onu bulalım..." Kul ise her zamanki mütevazı, sakin üslubu içinde sözlerini sürdürüyor: "10 Aralık Hareketi'nin solda birlik çağrısından önce keşke CHP benzer bir çağrı yapsaydı..."
"Ben varım..." Baykal, bu noktada hareketleniyor, ekrandan kopup koltuğun ucuna doğru sıyrılarak şöyle diyor: "Seçim tarihi yaklaştığında solda hangi parti önde gidiyorsa; ki nasıl olsa görülür, ben kendi adıma söz veriyorum, bütün sıfatlarımdan sıyrılıp, gücümü, enerjimi onun peşine takacağım. Hatta, partim CHP'nin de oraya yönelmesi için elimden gelen uğraşı vereceğim. Ben buna hazırım..."
"Önemli olan sol" Baykal, sözlerini noktalayıp geriye çekilirken, CHP Muğla Milletvekili Fahrettin Üstün şaşkın, bir o kadar da memnuniyet dolu ses tonuyla, "Genel Başkanım..." deyip susuyor... Mustafa Kul ise cümleyi bir daha duymak ister bir yüz haliyle Baykal'ın gözlerinin içine bakıyor. Baykal, sözlerini tekrarlıyor: "Bir daha söylüyorum, hangi sol parti öndeyse, SHP, DSP, ÖDP; ben onun bir nefer olarak seçimi kazanması için onun bünyesinde çaba göstereceğim... Onlardan ayrı gayrım yok; çoğu yıllarca birlikte siyaset yaptığım arkadaşlarım, Mustafa (Kul) şimdi SHP'de olabilirsin ama seninle de yıllarca birlikte kol kola siyaset yaptık. Ne farkımız var. Önemli olan, solun iktidar olması..." Bu aşamada Kul'un başlangıçtaki sözlerine de yanıt vermeden geçmiyor: "10 Aralık Hareketi diyorsun; onlar da parti kursun. Eğer önde giderlerse, onlar için de çalışmaya hazırım..." CHP liderinin açılımına salondan herhangi bir tepki gelmiyor. Baykal ise geriye yaslanıp, "Hala Galatasaray'ın muhteşem 4 golünü seyredemedik" diyerek sitemini sürdürmeye devam ediyor.
Tepe üstü gidiyorlar Sohbet, kısa süre sonra tekrar siyasete dönüyor, anketlerden söz açılıyor. Baykal, anketlere hiç aldırmadığını belirterek şu iddiada bulunuyor: "Hükümetin oy oranı yüzde 30'larda, diyenler seçimde ne olduğunu görecek. O zaman ben de onlara bu anketlerini hatırlatacağım. Nasıl ki 2002 seçiminde AKP kendisinin de ummadığı kadar oy aldı, büyük şok yaşadı, bu kez aynı şoku tepe taklak giderek yaşayacaklar." Şu kadarını söyleyebilirim ki, Münih Güvenlik Konferansı dönüşü Baykal'ı ilk kez bu kadar kendinden emin, kararlı ve iddialı gördüm.
|