  |
|
Orhan Pamuk'un kaçış uçağındaydım!
Amerika'ya gittiğim uçakta Orhan Pamuk da vardı. Pamuk, benim bu dünya üzerinde en çok sevdiğim ilk beş kitaptan birinin yazarıdır. 'Benim Adım Kırmızı' isimli kitap, hayatımın vazgeçilmezlerindendir. Üstüne üstlük Nobel ödülü eklenince, Pamuk'u kanlı canlı görmek bende U2'nun solisti Bono'yu görme etkisi yarattı. Üzerinde koyu renk uzun bir palto, beyaz gömlek, koyu renk pantolon ve kafasında kıyafeti ile hiçbir alakası olmayan lacivert bir beyzbol şapkası vardı. Biraz da gergin görünüyordu.
'SONRA' DEDİ Açıkçası banka hesabına bir iki ay önce 1.5 milyon dolar para yatmış ve üzerinden hiç de vergi alınmamış birinin Business Class uçmasını beklerdim. Ama, kaynakların ekonomik kullanılması mıdır, mütevazılık mıdır bilemem; üç sıra ötemde, ekonomi bölümünde seyahat etti. Koltuğuna oturduğu anda şapkasını önüne indirip kafasını cama çevirdi ve bir iki saat öylece oturdu. Bu arada gazeteleri okumuştum ve can güvenliği gerekçesiyle Avrupa programını ertelediğini öğrenmiştim. Bu durumda gidip hem hayranlığımı belirtmek, hem de bir iki cümle konuşmak istedim. Dizlerim titreye titreye yanına gittim. Beni yanında dikilirken görünce bir irkildi. "Herhalde böyle iri bir kadını, pat diye karşısında görünce korktu" diye düşündüm. Ben ondan daha da çok korktum. Kekeleyerek "Orhan Bey eğer izin verirseniz, sizi rahatsız etmezse bir fotoğraf çektirebilir miyiz?" diyebildim. Gözlerime baktı ve "Sonra" dedi.
UYUYAKALDI Hayatımda ilk kez böyle bir konuda ciddi bozularak yerime geçtim. Sonra Pamuk sessizliğine devam etti. Bir iki saat sonra ise Nobel ödüllü, başında beyzbol şapkalı ve ertesi gün Fatih Altaylı'nın yazısında okuduğum kadarı ile korkup Amerika'ya kaçmış olan dünyaca ünlü yazarımız, sekiz büklüm uyuya kaldı. Bense öyle kalakaldım. Eğer kendi yazdığı 'Benim Adım Kırmızı' kitabında Orhan Pamuk karakteri yer alsaydı; o karakteri anlattığı bölümün adı 'Bana Korkak Diyecekler' olurdu!
|