SMS: AY yaz boşluk bırak mesajını yaz 4122'ye gönder
Borçta Maastricht kriteri tamam
Rekor özelleştirme geliri ve TMSF geliri, yüzde 6.5'lik faiz dışı fazla ve bütçe disiplini, düşen faizler derken, Türkiye AB'nin kamu borçlarındaki üst sınırı olan Maastricht kriterini yakaladı. 2006 yılı için Maastricht kriterine göre brüt kamu borcundan kamu mevduatının düşülmesiyle hesaplanan kamu borcunun milli gelire oranı yüzde 58.09'a inerek ilk kez yüzde 60'ın altına geriledi. Bu konuda AB kriteri yüzde 60 olarak belirlenmişti. Böylece Türkiye bütçe açığının milli gelirin yüzde 3'ünün altına düşürülmesinden sonra ekonomideki dört AB kriterinden birini daha yakalamış oluyor. AB'nin istatistik kurumu Eurostat kamu borcunu hesaplarken brüt kamu borcundan sadece kamu mevdatını düşüyor. Buna Türkiye'nin net kamu borcunu hesaplarken yaptığı gibi, Merkez Bankası ve işsizlik sigortası varlıklarını eklemiyor. Yukarıda yer alan tabloda, Hazine'nin brüt kamu borcu verilerinden kamu mevdatı düşerek AB normuna göre kamu borcunu bulduk. Bunu da AB'nin yaptığı gibi, gayri safi yurtiçi hasılaya (GSYH) oranladık. Eksik olan merkezi yönetim dışındaki diğer kamunun borç stoku için üçüncü çeyreğin rakamlarını baz aldık. Kayda değer bir iç ve dış borçlanmaya gidilmediğinden dolayı dördüncü çeyrek sonunda bunun fazla değişmeyeceği tahmin ediliyor. Bir de merkezi yönetimin dışındaki kamu kuruluşlarının mevduatı bilinmiyor. Bunu da üçüncü çeyrek verileri olarak koruduk. Bu rakamların gerçekleşmelerindeki farklılıklar da, aşağı yukarı elde ettiğimiz rakamın 0.1 puan altında veya üstünde olabilir.
Krizşişkinliğieridi Buna göre Türkiye'nin borç stokunun yine 2006 yılı için programda beklenen 562.9 milyar YTL'lik GSYH'sına oranında 7 puanlık iyileşme gerçekleşti. Oranın, 2005 sonunda yüzde 65.26 düzeyinden 2006 sonunda yüzde 58.09'a ineceğini hesapladık. Tablodan da izlenebileceği gibi, bu oran 2000 yılında yüzde 65.58 seviyesindeydi. Dolayısıyla Türkiye 2001 krizinin borca olan yükünü ve daha önce gizlenmiş iç borçların stoka eklenmesiyle oluşmuş şişkinliği 5 yıl sonra gidermiş oluyor. Kriz öncesinde yüzde 65 olan oran kriz yılını izleyen 5'inci yılın sonunda yüzde 58'e iniyor. Kriz yılı olan 2001'de oranın yüzde 103.47 ile en yüksek düzeyine çıktığı, 2002'de yüzde 90.73'e, 2003'te yüzde 79.08'e, 2004'te yüzde 73.31'e ve 2005'te de yüzde 65.26'a indiği gözleniyor. Böylece tepe noktaya göre iyileşme 45 puanı buluyor. Türkiye'nin hesapladığı net kamu borç stokunun seyri de buna paralellik gösteriyor. Ancak yukarıda belirttiğimiz kalemlerin eklenmesiyle net kamu borç stoku daha düşük çıktığından milli gelire oranı da düşük oluyor. Buna göre 2001'de yüzde 90.4 olan net kamu borcunun milli gelire oranının 2006 yılında yüzde 48.3'e gerilemesi bekleniyor.
Hazine'ninyığınağı Türkiye'nin brüt borç stoku ile net borç stoku arasındaki farkın artmasında, son yıllarda Hazine'nin Merkez Bankası ve Ziraat Bankası'nda tuttuğu mevduatı büyütmesinin payı var. 2006sonundasadeceMerkezBankasıhesaplarındaHazine'nintuttuğuparanınmiktarı20.3milyarYTL.Hazinebuyığınağıda,finansalpiyasalardakidalgalanmayahazırlık,özellikledebuyılçifteseçimehazırlıkamacıylayapıyor. Borçluluktaki bu azalmaya karşılık Hazine tarafından verilen yüzde 20'nin üzerindeki nominal faiz de dünyanın en yüksek reel faizlerinden birini oluşturuyor. Türkiye'nin benzer ülkeler grubunda faizde açık ara önde olması yabancıların hisse senetlerinden ziyade Hazine kağıtlarına yoğun ilgi göstermesinin ön önemli nedeni.
Sonuç "Borçverilmekle,yolyürümekletükenir"TürkAtasözü