Son büyüme rakamları iç tüketimin sert fren yaptığını ama ekonominin en canlı sektörünün halen inşaat sektörü olduğunu gösteriyor. İnşaat sektörü ilk çeyrekte yüzde 27, ikinci çeyreğinde yüzde 15'lik artışın ardından üçüncü çeyrekte de yüzde 20 büyüdü. İlk bakışta sektörün genel ekonomik gidişin tersine hareket ettiği ve ayrışmaya başladığı sonucu çıkartılabilir. Ama öyle mi acaba? Büyümenin fren yapması, faiz artışı ihtimalini en azından enflasyonist baskılar nedeniyle azaltırken yatay bir faiz seyrinin inşaat sektörüne etkisi ne olabilir? İki tespitle başlayalım;
Sektörünözelliği İnşaat sektörünün, büyümeyle birlikte hız kesmemesinin gerisinde, bu sektörün bir özelliği yatıyor. Geçen iki yılda yoğun inşaat hamlesine giriştik. Büyük konut projeleri devreye girdi. Belediyeler faaliyetini hızlandırdı. Temelleri attıktan sonra, 'dalgalanma oldu duralım' deme lüksüne sahip olmadığından sektör büyümesini sürdürüyor.
Dalgavurgunu Ancak genel talepte durgunluk var. Bu da sektöre yeni talep girişini önemli oranda sınırlayıcı etkiyle sonuçlanabilir. İnşaatlar tamamlanabilir. Ama o zamana kadar yeni talepler devreye girmezse mütahhitlerde stok birikebilir. Sadece talep yönüyle olaya bakarsak artık birinci el konut sektöründe fiyat artışı yapmanın zorluğu görülüyor. Zaten inşaat şirketleri de, mayıs-haziran dalgalanmasından sonra zam yapamıyor. Fiyatı da resmen düşürmüyor ama ödeme kolaylıkları ve başka yollarla alıcılara fiili indirim sağlıyorlar. Buna karşın yeni konutların pazarlanması ve satışında dalgalanma sonrası durgunluk yaşanıyor.
Canlanmadönemibitti Çünkü konut piyasası faize, döviz kurunun artışına, ekonominin canlılığına çok duyarlı. Hanehalkının ve bireylerin Türkiye'deki en büyük harcamasını ve en uzun süreli borçlanmasını bu sektör oluşturuyor. Bu da konut sektörüne yönelik arz ve talebi, beklentilere, ekonomik gidişe, bireylerin geliri ve servetini koruyup koruyamayacağına, finansal piyasalarda yaşanacaklara ve bu bağlamda siyasi gelişmelere bağlıyor. Dalgalanmasıyla kur ve faiz yükselip beklentiler bozulurken bir de AB, cumhurbaşkanlığı ve genel seçim gibi risk ve belirsizlik yaratan gelişmeleri belli takvim çerçevesinde ekonominin, piyasaların ve dolayısıyla inşaat sektörünün önüne koydu. Bu etkiler konutta canlanma dönemine noktayı koydu.
Ortamuygundeğil Yüksek reel faiz veya kurların sıçrama gösterebileceğinin beklendiği, bu nedenle de döviz tevdiat hesaplarının artmakta olduğu bir ortam, konuta yatırım için uygun değil. Faizler zaten yüksek. Sürdürülen ise mevcut projeler. Bu yönüyle değerlendirilirse belli zaman aralığında inşaat sektörünün de genel gidişe ayak uydurması beklenebilir. Eğer durgunluk uzun sürerse ardından başlayacak yeni canlanma dönemine de en son katılacak kervanın inşaat olduğu söylenebilir. Ancak bu kez 2004-2005 canlanmasıyla fiyatlardaki hızlı artışın hafızalardan silinmediği dikkate alınırsa, yeni büyüme dönemine inşaat sektörünün daha hızlı uyum sağlayacağı sonucu çıkartılabilir. Bu dönemde ikinci elde satışlar gerçekleştikçe fiyatların da gevşemesi normal karşılanmalı.
Sonuç "Yükselenbirdalgabütüngemilerikaldırır"JohnF.Kennedy