|
|
|
|
|
|
|
Tel: 0537 660 71 21 | Fax: 0212 280 05 51 | SMS: UT yaz boşluk bırak mesajını yaz 4122'ye gönder |
| |
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
Kitap kokusu
Başka bir şeyler yazacaktım. Bir şey oldu, vazgeçtim.
Hiç şöyle bir hissiniz oldu mu? Şöyle bir ifadeniz? Şöyle bir ifade duydunuz mu?
"Kitapçıda kitaplara bakıp kokluyorum ama alamıyorum."
Dün, okumalar ile konular ve yazı arasında aklım ile kalbim dolaşıp duruyordu ki, şu köşede gördüğünüz telefon numarasına düşen mesajlar arasından biri buram buram yazı, gazete, kitap kokuverdi: "47 yaşında ev hanımıyım. Eşim kolon kanseri. İki çocuğum üniversitede okuyor. Ben okumayı çok seviyorum. Gazete almaya çalışıyorum. Kitapçıda kitaplara bakıp kokluyorum ama alamıyorum."
Kitaplara bakıp koklamak. Kaçımızın imkan dolu yahut imkansızlıklarla dolu hayatının içinden geçivermiştir, bilmiyorum. Ama, onca dert, açmaz, sorun, imkansızlık arasında bu hisle dolu bir tek kişi dahi olsa, yazının, gazetenin, kitabın sorumluluğuna bir bakın; yüceltilişine, nasıl öpüp koklanası bir yoldaş oluşuna bir bakın.
O yüzden; ne kadar kızarsanız kızın, benim gibi, çarpıcı bir açıklamayla (kazanmış ama) "Sartre gibi Nobel reddetmiş" olmasını tercih etseniz dahi, bu topraklardan buram buram "kitap kokusu" yaymış yazarınızı, hiç olmazsa bugün bir evladınız gibi sevin.
Sevgili Emine Hanım; İçim iyice acıyor çünkü bu yazıyı kitap dolu, kitap kokusu dolu bir yerde yazıyorum. İçim kocaman bir teselli buluyor, çünkü, sanki o sözcüklerinizi sesli okudum da, tüm kitaplar sevinçle bir başka türlü kokmaktaymış gibi geliyor. Eşiniz, çocuklarınız eminim sizin aydınlık yüreğinizle gurur duyuyordur. Kim bilir hangi maddi imkansızlıkların sınırlı kontörlerinden tüketerek bana ilettiğiniz o hissiyatla, sizlerin bu ülkedeki varlığıyla, izninizle ben de gurur duyuyorum.
Bir çift söz de kendimize; meslektaşlara: Laga luga, kakara kikiri, duygusuzluk, güçlülere yamanma, menfaatçilik, havaya ıslık çalmak veya nefret yaymak gibi pozisyonlarla geçiştirilemeyecek denli önemli, insani, vicdani ve bu ülkede çok sayıda insan için hayati bir iş yapıyoruz aslında. Yani öyle olmalı. Bir koklayın, bakın!
|
|
|
|
|