Bu yazıyı dün kaleme aldım. Şu anda saat 10.30. İyi ki gazetenin internet sayfasına geri dönmüşüm. Son dakika haberi bombanın ötesinde. Reuters'in Fin TV'ye ve Finli diplomatlara dayanarak verdiği bilgiye göre Türkiye, Ercan Havaalanı'nın uluslararası trafiğe ve Magosa limanının ticarete açılmasına karşılık Güney Kıbrıs Rum Kesimi'ne Türkiye'den de bir hava ve bir deniz limanının açılabileceğini bildirmiş. İlk tepkim limanlar açıldıktan sonra Güney Kıbrıs Rum Kesimi yerine nasıl bir ifadeyi kullanabileceğimizi düşünmek oldu. Herhalde Dışişleri Bakanlığımız ve dış politika yazarlarımız bizi uzun süre merakta bırakmaz. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti anlamında kullanacağımız kelimeler de arkasından gelir. Borsa38.800'üaşmış,dolarkuru1.44,göstergeHazinekâğıdınınfaiziyüzde21.45.Herşeydünegöremükemmeldünküyarınagöreiseolumluyuaşıyor. Gündem,2007öngörüleri,Cumhurbaşkanlığıseçimi,genelseçimtahminleribirkeredahadeğişecek.Tutarlılıkkavramınıyenidenmasayayatırmanınzamanı. Piyasalarda global oynaklığın rolünü sürekli yazıyorum ama bu son haberden sonra durumu tarif için eski kavramlar yetersiz kalıyor. Yarın ne tür bir açıklama geleceğini, AB'nin ne reaksiyon vereceğini biz naçiz kullar arasında bilen olduğunu sanmıyorum. Dışişleri limanlarla ilgili müzakereyi doğruluyor ancak detaylara ilişkin bilgi yok. Gerçekleşmesi imkânı olmayan karşılıklı talepler mi tartışılıyor yoksa Türkiye'nin çıkarları mı savunuluyor? Dünden bugüne Türkiye'nin Kıbrıs politikasında ne değişiklik oldu? Biz mi taviz veriyoruz AB mi? Kıbrıs'tan vazgeçmeyi oradaki Türk toplumunu kaderlerine terk etmeyi koca Türkiye'ye nasıl kabul ettirmeyi düşünüyorsunuz? Yok müzakereler mevcut durumda bir değişiklik getirmeyen diplomatik bir manevra ise borsaya dalan, Hazine kâğıdı alan, döviz borçlananın zararını kim karşılayacak? Saat11.00. Kıbrıs Rum Kesimi Ercan Havalimanı'nın açılmasına hiçbir zaman müsaade etmeyeceğini duyurdu. Alan aldı, satan sattı. Bakalım yarın ne olacak?
Rakamlarsorgulanıyor Kıbrıs araya girmese asıl tartışmak istediğim konu kasımayıenflasyonrakamları ve TÜİK'ingüvenilirliği idi. Türkiye İstatistik Kurumu'nun ürettiği istihdam, yatırım, verimlilik rakamlarının gerçeğe uygunluğu tartışmalarına tüketici fiyatları endeksi bir kere daha eklendi. Açıklanan enflasyon rakamının gerçekliği konusunda bu ilk tartışma değil. Önceki yıllarda da enflasyonun hızla düşmeye başladığı dönemlerde benzer tartışmaları yaşamıştık. Yüksekenflasyonortamınaalışmıştüketicininenflasyonhızındakiazalışınnedensatınalmagücündeanındaartışayolaçmadığınıalgılayamamasısonderecededoğal.Yalnızbugünkütartışmalarfiyatlarsatınalmagücüilişkisiboyutunuaşmışdurumda. Kısavadedeenflasyonundüşükçıkmasındanbaşkatutunacakdalıkalmamışbirpiyasadaenflasyonrakamınıngüvenilirliğinitartışmakenflasyonututturamamaktandahatehlikeli. Konuyadevlettekisiyasikadrolaşma,etkinlik,yetkinlikaçısındanyaklaşılıncabutartışmabelkihaksızdasayılmayabilir.AncakhepsininarkasındakinedenTÜİK'intüketicifiyatlarıkonusundayeterinceşeffafolmayışındadır. Tüketici fiyatları endeksinde 762 fiyat kaleminin olduğunu biliyoruz. Bu 762 kalemin ağırlıklarının yıl içinde değişiklik gösterdiği de bildiklerimiz arasında. Bilmediğimiz, kalem bazında ağırlıklarla ağırlıkların mevsimsel olarak ne değer aldığı. Son aylarda, benim gibi market alışverişini kendisi yapan haftada iki kere pazara uğrayan insanlar gıda fiyatı artışları ile açıklanan TÜFE'yi karşılaştırınca enflasyon rakamı konusunda tereddüde düşüyor. Hububat desteklemesi ile ilgili yazımda bu yıl dünya buğday fiyatlarında ciddi artışlar beklendiğini yazmış ve TÜİK'ten tahılların, un ve unlu mamullerin tüketici fiyatları endeksi içindeki ağırlığını sormuştum. Henüz bir yanıt alamadım. Kuruluş amacı kamuoyuna doğru bilgiyi süratle iletmek olan bir kurumun iletişim politikası yanıt vermemek olmamalı. Belkideyanlışanlamalarayolaçacakyorumlarıengellemeyeçalışmakyerinebirtüketiciolarakbilgiedinmekanunundakihaklarımızıkullanmakendoğrusu.