|
 |
 |
 |
 |
|
 |
 |
 |
 |
 |
SMS: BP yaz boşluk bırak mesajını yaz 4122'ye gönder |
|  |
|
 |
 |
 |
 |
 |
 |
 |
 |
|
|

Bizi "biz" yapan
Kime anne denir? Doğurana mı büyütene mi? "İkisi de" diyenlere bir sorum daha var. Peki hangisi gerçek anne? Yani çocuk üzerinde kim daha çok hak sahibidir? Kendinizi yormayın. Yılların konusudur. Tartış tartış bitmez. Bu haftaki Pazartesi Sohbeti konuğu Dr. Halil İbrahim Tekin bu tartışmada farklı cephe yaratan bir isimdi. Tekin'in Kıbrıs'ta bir tüp bebek merkezi var. Niye Kıbrıs'ta? Çünkü Türkiye'de başkasının spermi ya da yumurtasıyla çocuk sahibi olmak yasak. Röportajla ilgili o kadar çok soru sordunuz ki kısa bir özet veriyorum (Yurtdışından arayanlar, üç ya da dört kez faks çekenler, mail kutumu iptal edenler, size bu bilgiler). Sperminde sorun olan erkek Avrupa'daki bir sperm bankasından sağlıklı bir sperm alabiliyor. Aynı şekilde yumurtası olmayan kadın, yabancı bir kadından yumurta elde edebiliyor. Ama ne yazık ki, kadınlara kötü bir haberim var, yumurta bankası diye bir şey yok. Yumurta verecek kadın, kısa bir tedavi döneminin sonucunda normalinden fazla yumurta üretiyor ve sonra basit bir işlemle bunlar toplanıyor. Yapılan yumurtalar ile ve sperm bankasından alınmış spermler (ya da eğer sağlıklıysa babanın spermi) bir araya getiriliyor ve döllenme laboratuvar ortamında gerçekleşiyor. Döllenmiş yumurtalar çocuk sahibi olamayan kadının rahmine yerleştiriliyor. Tartışma da bundan sonra başlıyor. Başkasının yumurtasıyla gebe kalırsanız, o bebek sizin olur mu? Halil İbrahim Tekin iddialı. "Tabii ki olur" diyor. "Doğuran mı önemlidir yoksa büyüten mi? Biz kadınların gebelik hissini yaşamaları için böyle bir fırsat sunuyoruz. Kadınların gebe kalma hakkı insan hakkıdır ve bu hak kimsenin elinden alınamaz." Hala düşünüyorum. Size benzemeyen, sizinle aynı genetik özelliklere sahip olmayan bir bebeği ille de içinizde büyütmek ısrarı niye? Tekin "Kadınların vücudu ister" diyor. Çocuk sahibi olmayı hiç düşünmemiş arkadaşlarım şiddetle karşı çıkıyor. "Bu da asrın yalanıdır. 40'a geldik vücut hala bir şey istemiyor. İlle de çocuk istiyorsak kimsesiz bir çocuğu evlat edinirim, sevabına. O da benim çocuğum olmaz mı sonuçta?" Ben mi? Karmaşık duygular içindeyim. Başkasından böbrek, kalp, ciğer alınca biz biz oluyoruz da iş çocuğa gelince niye bu kadar tutucuyuz? Peki bizi biz yapan sadece genler mi? Cevabı bilmiyorum. Siz ne dersiniz?
|
|
 |
|
|
|
|
|
 |
|