Turkcell, Telsim, Türk Telekom ve bankaların satışlarından sonra hizmetler sektöründe yabancı sermayenin payı önemli ölçüde arttı. Bununsonrasındadasigortacılıkbaştaolmaküzereakaryakıt,elektrikenerjisidağıtımı,medyagibisektörlerdesırada. ABD'li yatırımcıların enerji üretimine ilgisi öteden beri biliniyor. Rus, Kazak şirketlerinin yeni petrol rafinerileri kurma girişimleri basına da yansıdı. Petrol zengini Arap ülkeleri özellikle İstanbul'da yeni iş merkezleri kurma mevcutları satın almanın peşinde. Pazarlıklar sürüyor. Neredeyse GSMH'daki payı tarıma yakın pek çok sektör saydım. Aralarında üretime yönelik sadece enerji santralleri ve rafineriler var. Elektrik enerjisinde Türkiye'nin yakın geleceğindeki dar boğazı tartışıyoruz, arz sıkıntısı bekliyoruz. Doğalgaz ile ilgili düzenlemeler, üretimin yurtiçi maliyeti, iç fiyatların cazibesi elektrik enerjisini ihraç edilebilir kılmıyor. Kaldık rafineri yatırımlarına. Petrolfiyatlarıciddibirbiçimdeaşağıdöndüğütakdirdepetrolürünüihracatınınfizibilitesinibirkeredahamasayayatırmaklazım. Burada sorulması gereken iki temel soru var; birincisi Türkiye son iki yıldır yabancı sermaye ilgisi neden arttı? İkincisi, yabancı sermaye neden tamamı ile iç talebe yönelik hizmetler sektörünü tercih ediyor, yoğunlaşıyor? İlgiye siyasi iktidar açısından yaklaşırsak, uygulanan ekonomik programın başarısı, enflasyonu düşürebilme becerisi, tek parti iktidarı olmanın iş bitirme avantajları, AB ile ilişkilerde takvimin belli olması, tek tek, uzun uzun sayılacaktır. Gelen yabancı sermaye açısından da bunların hepsinde doğruluk oranı yüksektir. Ancak iki önemli faktörü de biz ekleyelim. YTL'nin değer kazandığı, içeride varlık fiyatlarının hem dolar bazında, hem YTL olarak önemli ölçüde arttığı bir dönemde büyük satınalmalar neden? Dış borçlanma maliyetlerini 2001 Eylül'ünden sonra hızla aşağı çeken uluslararası likiditedeki genişleme, varlık fiyatları üzerinde de doğaldır ki artırıcı yönde etki yapacaktı. İlk satılan bankalara ödenenle son satılanları bir karşılaştırsanıza. Türkiyeartıkyabancısermayetabanındakritiknoktayıaştı. Mülkiyet dengesinde önemli bir paya sahip olmak hem ekonomi yönetiminin kararlarında hem de iç siyasette yabancı sermayenin görüşlerinin alınmasını gerektirecek. Bu da sermayedar açısından ilave güvence demek. Rekabetteki uluslararası şirketlerin pazar kavgasını da saymak lazım. Hizmetlersektörütercihi Türkiye'nin döviz girdilerine baktığımızda tekstil, otomotiv, yan sanayi ve turizmin yıllardır ilk üç sırayı paylaştığını görüyoruz. Tekstil ve konfeksiyonda yeni yabancı sermaye yatırımı yok denecek kadar az. Turizmde ara sıra işletmeler el değiştiriyor ama bankacılığa benzer bir hamle yok. Otomotiv ve yan sanayi ise Türkiye'nin geleceği. Hem katma değerinin yüksekliği, hem de nitelikli istihdama ve mühendislik ürünü olması nedeni ile ileri teknolojilere geçişe vereceği destek otomotivi özellikli kılıyor. Hyundai'nin Avrupa üretim üssü olmayı, büyük yatırım kararını kaçırdığımıza şimdi daha çok üzülmüyor musunuz? Hizmetler sektörünü imalat sanayine göre avantajlı kılan nedir? Yatırım tamamıyla iç talebe yönelik, ithalatın rekabet şansı yok. İçtalebinisegeliresnekliğiyüksekamafiyatesnekliğioldukçazayıf.Anlamı,Türkiye'degelirdüzeyiarttıkçadahafazlatelefonkullanılacak,dahaçokbankacılıkişlemiyapılacak,akaryakıtistasyonları,alışverişmerkezleridahasıkziyaretedilecek. Büyümemiz, geçici bir süre için duraksasa, gerilese bile satışların belli bir seviyenin altına inmesi mümkün değil. Fiyatla için de aynı mantık geçerli. Fiyat değişiklikleri tüketim miktarını çok fazla etkilemiyor. Yabancı sermayenin ilgilendiği sektör kesitinde piyasaya yeni girişler oldukça zor. Hem büyük sermaye gerektiriyor hem düzenlemelere uygun yatırım çok zaman alıcı ve politika olarak sayısal kısıtlamalar da var. Yani, rekabet koşuları zayıf. Asıl nedeni yatırımın nakde çevrilebilme satılabilme kolaylığında aramak lazım. Bir bankanın, akaryakıt dağıtım zincirinin, alışveriş merkezinin satışı ile demir çelik fabrikasının nakde çevrilebilmesindeki güçlükleri sıkıntıyı karşılaştırsanıza. Yabancı sermayenin hizmetler sektörüne yönelişinin Türkiye'nin geleceği açısından değerlendirilmesini, buradan imalat sanayine taşıp taşmayacağını, bunun koşullarını da bir başka yazıda tartışalım...