 |
|
 |
 |
 |
 |
 |
Tel: 0537 660 71 21 | Fax: 0212 280 05 51 | SMS: UT yaz boşluk bırak mesajını yaz 4122'ye gönder |
|  |
|
 |
 |
 |
 |
 |
 |
 |
 |
|
|

Çivi olmayın!
Bu hassas bir konu, hassas bir duygudur. O yüzden tekrarlamak istemiyorum. Asteğmen oğulları şehit olan anne ile babanın feryatlarını duymuşsunuzdur. Biraz alışılmadık, epey değişik ve herhalde çok sıradan değil. Mesele "terörle savaş" olunca, terör saldırısı olunca, şehit ailesinin "Bu ne savaşı. Oğlum Çanakkale'de, Anafartalar'da şehit düşmedi" diye isyanını yadırgamış da olabilirsiniz. Olabilir. Çoğunluk böyle dememişti. Demez de belki. Ama işte, diyenler çıkıyor. Ve burada, bu topraklarda "terörle savaş" olduğu halde! Bir de Lübnan'ı düşünün. Oradan gelmesi pek muhtemel tabutları düşünün. Ne diyecek ana babalar; "Vatan sağ olsun" mu? Hangi vatan? Burası mı, Lübnan mı, Amerika mı, İsrail mi, Arabistan mı?
Şimdi, sayın milletvekilleri, sayın AKP'liler, şöyle aklınızı başınıza, başınızı ellerinizin arasına alın önce; sonra ellerinizi kalbinize bir götürün, azıcık dinleyin ve "parmak çocuk" olacağınıza, vicdanlı vekiller, millet iradesinin temsilcileri olun. Sizler, başbakanlar, liderler filan gelip gideceksiniz. Bıraktığınız izler ise kalacak. Siz, Suudi, Ürdün hanedan arzularının esiri; ABD politikaları rehinesi; İsrail zihniyeti kölesi değilsiniz, umarız! Liderinizi sevip sayabilirsiniz elbette ama onun da emir eri değilsiniz, sanırız! "Memleket çıkarı", post-modern emperyal hülyalara dalıp küresel ve bölgesel tahakkümcülerin kuyruğuna takılmak değildir. "Memleket çıkarı", gelecek seçim için halka değil, lider buyruğuna bakıp durmak da değildir. "Memleket çıkarı", bir tarafta İsrail sermayesinin, diğer yanda kimi Arap sermayesinin ve ABD korkusunun paralı askeri gibi davranmak hiç değildir.
Gidecek asker orada "savaş" denenin iki cephesine eşit mesafede olmayacak. Hizbullah'ın arasında, onların İsrail'e bir şeyler fırlatmaması ve silahlarını bırakması, İsrail'i huzursuz etmemesi için orada bulunacak. Başbakan'ın, bakarız, ederiz, Hizbullah'a karışmayız filan demesi maalesef benim dememden farklı değil. Maalesef, ölüm kalım, hayat memat, var olma yok olma hattında bilenmiş insanlar, sizin iyi niyetinizden filan pek hislenecek durumda değiller. İnşallah hiçbiri olmaz desek de; Maalesef, orada çok çok büyük ihtimalle ateş açmak ve ateş altında kalmak zorundasınız. Maalesef, orada öldürmek ve ölmek ve ölmemek için de öldürmek zorundasınız. Maalesef, orada kendiniz dahi değil, elalemin gölgesi olmak zorundasınız. Maalesef, orada kendiniz olduğunuzda dahi, Osmanlı, Türk, Sünni gibi kimliklerle algılanmak zorundasınız. Maalesef, orada koruyacağınız bir barış henüz yok; siz orada savaşın tam içinde, bir tarafı olmak ve giderek öyle kalmak zorundasınız. Bugün yine "Milletinvekili" olun. Sürüklenmeyin. Parmak çocuklaşmayın. Büyüyün. Vicdanınız itibarınızın yatağı, o vicdanı rahat itibarınız hayat boyu gururunuz olsun. Kimseyi, kendinizi, hiçbir ana babayı pişman etmeyin! Yeni tabutlara çivi çakmayın! Kimsenin çekicine çivi olmayın!
|
|
 |
|
|