 |
|
 |
 |
 |
 |
 |
SMS: MS yaz boşluk bırak mesajını yaz 4122'ye gönder |
|  |
|
 |
 |
 |
 |
 |
 |
 |
 |
|
|

Dünün ret ve evetçileri...
Lübnan'daki BM Barış Gücü'ne asker göndermeye ilişkin tezkerenin bugün TBMM'deki görüşmeleri, geçmiştekilerden farklı olmayacak. Geçmişte muhalefette asker gönderme tezkerelerine karşı çıkanlar, bugün iktidar oldukları için savunacak. Geçmişin iktidarı, bugünün muhalifleri ise karşı çıkacak. Hem de gerekçeleri birbiriyle tıpa tıp uyan ifadelerle, paradoks içinde "rol değişimi" yaparak.
Tutanakların dili Örneklemek için Meclis tutanaklarına bakmak yeterli. Tarih; 10 Ekim 2001 Çarşamba. Dönemin DSP-MHP-ANAP koalisyon hükümeti, BM Güvenlik Konseyi'nin aldığı karar doğrultusunda Afganistan'da oluşan güce (ISAF) asker göndermek için TBMM'ye tezkereyi yollamış. O gün, "Asker göndermek için tezkereye bile gerek yok" sözlerini, MHP'li Milli Savunma Bakanı Sebahattin Çakmakoğlu dile getirmiş. Bugün, Genel Başkan Yardımcılığı yaptığı MHP'nin görüşlerinin aksine, Çakmakoğlu o gün, "Anayasa'nın 92'nci maddesi gereğinde Türkiye'nin taraf olduğu milletlerarası anlaşmaların gerektirdiği hallerde asker gönderme yetkisinin hükümete ait olduğunu" vurgulamış. Buna rağmen tezkereyi TBMM'ye saygılarından getirdiklerini söylemiş. Yani o gün MHP'li Çakmakoğlu'nun sözlerini, bugün TBMM Başkanı Bülent Arınç tekrar etmiş. MHP bununla da kalmamış. Bugün AK Parti grup yöneticilerinin söylediği sözleri beş yıl önce, MHP adına söz alan Mehmet Şandır şöyle dile getirmiş: "Hükümetimiz, ülkemizin gerçeklerini de dikkate alarak, ülkenin menfaatlerini ve çıkarlarını mutlak gözeterek, belirsizliklerin ülkeye risk yüklemesini mutlaka önleyerek, Meclisimizden destek ve yetki istemektedir."
Gül'ün sözleri Muhalefetin tutumu da iktidardan farklı olmuş. O gün AK Parti Grubu adına söz alan Abdullah Gül, bugün muhalefetin söylediklerini neredeyse bire bir tekrar etmiş. Önce, "Bu savaşın nereye varacağı belli" değil diyerek hükümeti çıkmaz bir sokağa sürüklenmekle eleştirmiş. Ardından eklemiş: "Kapsamı, sınırı ve süresi belirsiz böyle bir yetkiyi almak, aslında, hükümet için de tehlikelidir. Çünkü bu işin nereye gideceğini hükümet de bilmiyor." Gül bugünkü muhalefetten bir adım daha atıp, şöyle demiş: "Böyle bir yetkinin peşinen alınmasını mahsurlu buluyoruz. Ayrıca, Anayasa'nın da buna tam yetki vermediği kanaati bizde hakim; çünkü TBMM'nin temel fonksiyonlarından biri adeta bir çarşaf liste gibi, çarşaf bir yetkiyle devredilmektedir." Gül, asker gönderilmesi halinde "Asya'nın Türkiye'ye karşı farklılaşacağı" görüşünü de savunmuş. CHP Genel Başkan Yardımcısı Onur Öymen ile DYP Genel Başkan Yardımcısı Nüzhet Kandemir'in bugünkü eleştirilerini o gün Gül söylemiş. Türkiye'nin bölgesindeki aktif tarafsız politikasını savunup, kamuoyunun göndermeye karşı tepkisini dile getirmiş. Bugün Anavatan Partisi'nden gelen eleştirileri, o gün dillendirmiş. Şimdi, "O görüşlerimiz Afganistan içindi" denilebilir. Ancak, savunulan ve karşı çıkılan gerekçelerle, bugün Afganistan'da Türk askerinin başarısı görüldüğünde her şey daha iyi anlaşılır. Dış politika, partiler için de dinamik duruştur, karşılıklar üzerinden pay kapma yarışı değildir. Not: Başbakanlık Sözcüsü Akif Beki önceki günkü yazımda yer alan cümle için aradı; "Başbakan, tezkere konusunda 'ülkeye ihanet' cümlesini söylemedi" dedi. Doğrudur; Başbakan, "Bize ne'ci bir anlayışla sorumluluklarımızdan geri durmak, tarihimize, geleceğimize ve milletimizin yüksek menfaatlerine ihanet olacaktır" dedi. Düzeltirim.
|
|
 |
|
|