 |
|
 |
 |
 |
 |
 |
SMS: EB yaz boşluk bırak mesajını yaz 4122'ye gönder |
|  |
|
 |
 |
 |
 |
 |
 |
 |
 |
|
|
  |
|

Müslüman farkı!
Vakit gazetesinin dünkü manşeti böyleydi. Gazete, İsrail'in sivillere yönelik saldırılarını örnek veriyor, Hizbullah'ın ise sadece İsrail askerlerini hedef aldığını ileri sürüyordu. Öncelikle belirtmek gerekir ki, çılgınlık dönemlerinde hiçbir inancın ötekine üstünlüğü yoktur. Müslümanların Hıristiyanlar veya Yahudilerden daha merhametli olduğunu savunmak tarihe yansız bir gözle bakılınca doğruluğu su götürür bir iddia olarak karşımıza çıkmaktadır. Sadece Irak'taki gelişmelere bakmak bile, bu savın geçersizliğini kanıtlamaya yeterlidir. Evet, İsrail bugün gerek Gazze'de, gerek Lübnan'da savunmasız sivilleri öldürüyor. Peki, Irak'taki Müslümanlar, Sünnisi ve Şiisi ile farklı bir davranış içinde mi bulunuyor? Irak'ta sayısı günde 100'e varan masum can kayıplarında bombaları koyan Müslümanlar değil mi? Araçlarına bomba yükleyip kutsal bir dava adına kahvehanelere, pazar yerlerine dalan ve kendileri ile birlikte onlarca masum insanın canını alanlar Müslüman değil mi? Eğer, insan hayatını en kutsal değer olarak görüyorsanız, eğer savaşın tarafı olmayan masumların canına kıyılmasına karşı çıkıyorsanız burada net tavır almanız gerekir. Bugün Irak'ta şiddetin başını alıp gitmesinde Amerika'nın rolü tartışmasız büyüktür. Ancak, aynı inancın farklı yorumlarına sahip insanların birbirlerini koyun gibi boğazlaması karşısında Müslüman dünyanın sessiz kalışının rolü de az değildir. Bu şiddete tavır almayan, masumların vahşice öldürülmesine sessiz kalan her Müslüman aslında şiddetin yanında yer almaktadır. Masumlara yönelik saldırıları düzenleyen İsrail olunca alabildiğince bağırmak ama şiddeti uygulayan taraflar Müslüman olunca sessiz kalmak veya görmezden gelmek ahlaki bir tavır değildir, olamaz. Bu coğrafyada yaşayan, bölgenin acılarını yakından bilen insanlar olarak bize düşen, masum insanların yaşamına yönelik her saldırıda doğru tavrı alabilmektir. Aksi halde, İsrail'in saldırılarına tepki gösterir ama mesela Irak'taki Sünnilerin veya Şiilerin terör eylemlerine sessiz kalma durumunda kalırız. Bu da bizlerin inandırıcılığına ciddi bir darbe vurur. Akılda tutmamız gereken gerçek şudur: Korku, öfke, nefret egemen olduğunda insanın inancının, ırkının, milletinin önemi kalmaz. Tarihin her döneminde insanlar benzer koşullarda benzer tepkileri vermiştir. Bize düşen her olayı kendi gerçekliği içinde değerlendirme yeteneğini koruyup her olayı kendi gerçekliği içinde yorumlayıp tavrımızı gösterebilmektir. Masum insanlara yönelik şiddet kabul edilemez; saldırganın ve kurbanın inancı ne olursa olsun. Bunda mutabık olursak gerisini konuşabiliriz.
|
|
 |
|
|