Bir arkadaşım, "Hiç yakın bir zamanda Bodrum'a gittin mi? Her plajdan ayrı yükselen yüksek sesli müzik bir yana, artık küfürlü şarkılar dinletiyorlar bize" dedi. Doğrusu kendimi bu yıl Bodrum'a ve de Türkbükü'ne gitmediğim için birden şanslı hissettim. Kim tatil yaparken küfürlü şarkı dinlemek ister ki? Bu sohbetin üzerinden çok geçmedi ki, bu kez gazetede yazı yazarken elektronik postama Taner Kavkacı isimli okurdan bir mesaj düştü. 6 yıldır üç aile birlikte tuttukları bir tekneyle mavi yolculuk yaptıklarını ve geçen gün ağaçlar kesilip yol yapılarak halka açılan Sarsala koyunda tatillerini birden kabusa çeviren anılarından söz etmiş. Kavgacı şunu yazmış: "Eskiden sabahları çarşaf gibi bir deniz, derin bir sessizlik ve inanılmaz bir huzur vardı. Tabii ki halkın her kesimi faydalanmalı ve tabii ki bazı bölgeler halkın hizmetine sunulacak. Fakat böyle güzel bir yerin Kilyos veya Suadiye plajına dönmesi an meselesi. Koya bir de tuhaf bir lokanta yapmışlar. Saat 08.00'den ibitaren, 'Allah belanı versin' şarkısıyla bütün koyun yankılandığı bir sabah yaşadık. Mümkün olduğunca çabuk toparlanıp koyu terk ettik." Kim sabah 'Allah belanı versin' diye bir şarkıyla uyanmak ister ki! Bu arada küçük bir dip not: Sarsala ile ilgili eleştirilerime Dalamanlı okurlar 'Zenginlerden bize yer kalmadı. Bizim de bu koylarda denize girmek hakkımız' türünden yorumlar yaptı. Haklılar. Ancak unutulmasın, günü birlik tur tekneleri halkın hizmetinde. Üstelik günlük katılım bedeli plaja gitme masrafıyla hemen hemen aynı. Yani bu koylar sadece zengin Türklere ve de normal turistin dört katı para bırakan yabancı yat misafirlerine değil, tüm halka, ama karadan değil, denizden açık olsaydı keşke. Gürültü konusuna dönecek olursam, sadece İstanbul'da değil, Bodrum'da da durumun çok feci olduğu bilenen bir gerçek. Orada bir evi olan okur, korkunç küfürlü şarkıların bangır bangır sürekli çaldığını söylüyor. Eskiden gürültünün kesilmesi konusunda bir yetki karmaşası yaşandığından söz ediliyor. Oysa şu anda Bodrum'da ve diğer yerlerde yetki tamamen belediye başkanlarında. Peki acaba Türkbükü'nü ve diğer güzelim koyları ses kirliliğiyle dolaşılamaz, dinlenilemez, tatil yapılamaz hale getirenlere karşı neden önlem alınmıyor? Normal bir turistin 4-5 katı para bırakan milyon dolarlık yatlar bir daha Türkiye koylarını tercih etmesin, yanlış anlaşılmasın zengin değil, orta sınıf Türkler de tatil için bu bölgelere hiç gitmesin diye mi uğraşıyorlar? Şayet böyleyse, emin olabilirler, yakında çaresiz, insanlar buraları terk edecek.