  |
|
Erol Evgin ve muhteşem saz arkadaşları
Omutlu azınlık arasında ben de vardım. Erol Evgin'in Açıkhava'daki muhteşem konserini izleme şansına erişen bir kaç bin kişinin içindeydim. Kışın, Plaza Hotel'in roof'undaki şovunu izlediğimde kafamda hep aynı soru yankılanmıştı: "Böyle bir yıldız ekrandan nasıl uzak kalabiliyor? Erol Evgin dururken, müzik-eğlence niyetine iki lafı bir araya getiremeyen sözde sanatçıların sunduğu birbirinin kopyası ucuz programlara niye bizleri mahkum ediyorlar?" Açıkhava'daki muhteşem konseri izlediğimde bu görüşümden vazgeçtim. Erol Evgin'i izlemek bir ayrıcalık olarak kalmalıydı. Erol Evgin reyting okyanusunun sığlıklarında karaya oturmamalıydı. Erol Evgin sadece şarkı söylemiyor. Adeta bir stand-up gösterisinin arasına şarkıları serpiştiriyor. Eskiyle yeniyi kıyaslarken, "Biz cebimizde yokken, varmış gibi giyinirdik. Şimdiki gençlerin cebinde var ama yokmuş gibi giyiniyorlar" diyor. Koro halinde "Hakikaten yahu" diyoruz!.. "Eskiden" diyor, "Öyle laik-dinci ayrımı da yoktu. Aynı ailede başörtülü anne de vardı, mini etekli kızı da... Gül gibi geçinip gidiyorduk..." İç seslerimiz yine koro oluyor: "Hakikaten yahu..." An geliyor Atatürk ile Fikriye'nin aşkını bir zeybek ile yadediyor. An geliyor bir Bedia Muvahhit anısıyla, yitirdiğimiz tüm sanatçıların toprağına yıldızlar yağdırıyor. Siz organizasyonun adının Erol Evgin Konseri olduğuna aldanmayın. Kadrosu çok geniş. Erol Evgin'in saz arkadaşları arasında Dario Moreno, Adamo, Fecri Ebcioğlu, Cem Karaca, Barış Manço, Ertan Anapa, Berkant, Tanju Okan, Elvis Presley, Tom Jones var... Erol Evgin sahnede müzik tarihinin canlı belgeselini sunarken, yukarıda adını saydığım sanatçıların şarkılarını, onların ses tonuyla, mimikleriyle, şovlarıyla birlikte icra ediyor. Böyle bir kadroyu cennetin meleklerinin dışında hangi organizatör bir araya getirebilir ki?.. Melih Kibar - Çiğdem Talu tezgâhının ipek dokuma şarkıları tam 30. yılına ulaşmış... O şarkılarla büyüdüğümüz yıllara ne aşklar, ne acılar sığdı, Bir de Bana Sor... Ben de yaşıtlarım gibi İçimdeki Fırtına'yı dindirmeye çalışırken, Yine de Güzeldir Yaşamak diye kendimi teselli ettim... Aldım Başımı Gidiyorum derken, Etme Eyleme deyip, yarı yoldan geri döndüm. Yüreğimin tüm kapılarını açtığım bir anda, hayatımın sözünü verdim: "Bir tanem söyle canım ne dilersen dile benden..." Hayatın çekilmez olduğu anlarda aşka sığınırken, Sevdan Olmasa diye şükrettim... Hani Frank Sinatra, New York gecelerinde mikrofonu eline aldığında, kent sakinleri zamanın durduğuna inanırmış ya, Açıkhava'da yaşadığım İşte Öyle Bir Şey'di... Eminim, koltuklarımızdan kalkarken, benim gibi herkesin gönlünden aynı dua kelimeleri geçiyordu: Hep Böyle Kal...
|