Yüksek faiz, kısa vadeyi epeyce bir süre önce yazmıştım. Şimdi gerçekleşiyor. Piyasaların yabancı oyuncuları TCMB'nin 60 milyar Dolarlık gücünün fakına vardı. TCMB'nin döviz kururnun fiyatlara etkisi konusundaki açıklamaları ve fiyat istikrarına sahip çıkar görünümüde yeniden Türkiye piyasasına girmek için cesaret veriyor. Yerli oyuncular ise durumu kabullendi. Öyle ya da böyle bilançolarında kgösterebildikleri sürece sabit faizli aktiflerinden uğrayacakları zararı sineye çekmek zorundalar. AncakyenipolitikalarBDDK'yadahafazlagörevyüklemekte. Üç noktaya yoğunlaşmak gerekiyor. 1)Açıkpozisyon. Artık açıkpozisyontaşımakdahacazip. Sermaye girişinin yeniden başladığı bir zaman diliminde, kısa vadede kredi talebinin canlanması ihtimali yoksa ikincil piyasanın donukluğu nedeni ile Hazine kağıdındanda para kazanamayacaksan geçmiş zararları telafinin yolu pozisyon açmaktır. TCMB'nin para polikası da enflasyon tahminleride kısa vadede zaten bunu önermekte. 2)Türevenstrümanlar. Bizimki gibi detay raporlama talebinin serbest piyasaya müdahale olarak yorumlandığı bir finansal sistemde bilanço dışı swap ve forwardların takibinde güçlük olduğunu düşünüyorum. Ben denetçilerin yerinde olsam Salih Nefçi Hoca'dan ya da Londra'dan yetişme İstanbul'da mukim birkaç cin fikirli arkadaştan yardım isterdim. Eskiden pozisyon açığı bu tür işlemlerle kapatılırdı. Bilmem şimdide öyle mi? 3)İMKBüzerindenborçlanmak . Bir bankanın para piyasalarından borçlanmasıda borç vermesi de işin doğası gereğidir. Ekonomik istikrarın temel göstergelerinden biri de borç alanların ya da verenlerin pozisyonlarının hergün değişebilmesi olasılığıdır. İşlem hacimlerinin de bilanço büyüklüklerine orantılı olması tamamlayıcı koşuldur. Ancak IMKB üzerinden borç alanların sayısının azalması bunların kısa vadeli nakit ihtiyacını mevduat faizlerine de yansıtması sıkıntı sinyali olarak algılanabilir. Yurtdışından kısa vadeli sermaye girişlerinin başladığı bir dönemde az sayıda bankanın para piyasalarına yüklenmesi geçmişteki kötü anıları akla getirebilir. Kısa vadeye yüksek faiz ve sermaye girişi yakın dönemde beklentileri olumluya çevirilecek önlemler açıklanmadığı sürece finansal sistem de kırılganlığı arttıracak gibi görünüyor. TCMB'nin ve IMF'in döviz kuru artışının fiyatlara geçişkenliğini özellikle vurgulaması piyasalarda YTL'nin değerinin döviz satışı ile de olsa korunmasında hassasiyet gösterileceği şeklinde yorumlandı. Bunların hepsi yaşadığımız, geçici piyasa dengesinde olay riskinin gerçekleşme ihtimalini arttırıyor. Gerçekleştiği taktirde de etkisini yıpratıcı kılıyor. Ticarette kredibilitenizi yitirmiş iseniz ya arkadaşınızdan ödünç alırsınız ya çekinizin senedinizin vadesinin kısalmasına vade farkının artmasına razı olur ya da tefeciye gidersiniz. Tefeci işleri de genellikle karakolda biter. DünyaekonomisindeküreselkredibiliteninkaynağıIMF'dir. Onun için arada seçim olsa da orta vadede istikrarı sağlayacak önlemlerden başka çaremizde yok. 28 Temmuz tarihli basın açıklamasından anladığım kadarı ile IMF'in bize karşı bu görevi yerine getirmeye ya gücü yok ya niyeti yok, ya da başka bir şey. Yazmaya başladığım günden bu yana hiç iyimser olamadığımı fark ettim. Can damarlarım kuruyor. Evden dışarı da artık daha az çıkıyorum. Gazetelere bakınca, savaş, cinayet, gasp, hırsızlık, şike, soygun, hastalık, sefalet... Televizyonlarda da aynısı. Yaz zamanı ya, Bodrum'dan yazanlar doğanın mahvolduğunu, turistlerin azlığından esnafın ağladığını kağıda döküyor. Tekneden yazanlar geçmiş zaman nostaljilerini kafamıza dürtüyorlar. Her halde böyle giderse " Ağustos'ta suya girsem balta kesmez buz olur." demeye devam edeceğiz.