Bankacılık sektöründe faaliyet gösteren ulusal bankalarımızın giderek yabancı sermaye ile el değiştirmeleri çeşitli gazetelerdeki köşe yazarların gündeminde sıklıkla yer almaya başladı. Buna benim köşem de dahil. Geçen hafta bu konuyu gündemime almış ve farklı bir perspektif çizerek, banka sahiplerinin neden bankalarını satmak zorunda bırakıldığına ilişkin bazı tespitlerde bulunmuştum. İki gün önce bu kervana Vatan Gazetesi yazarı benim gibi eski bürokrat AliİhsanKaracan'da: 'Dahaöncelerinerelerdeydiniz' başlıklı yazısı ile katılarak farklı bir yorum getirdi. AliİhsanKaracan diyor ki, bankalar 2000 yılının başından itibaren yanlış yasa ve uygulamalarla TMSF ye alınıp, sahiplerine hortumcu muamelesi yapılırken köşe yazılarında bu uygulamaların yanlışlığını dile getirmeyip seyirci kalanların bugünlerde bunu köşelerinde ele alıp eleştirenleri yadırgadığını söylüyor ve kendisinin o gün de bugün de aynı şeyi konuştuğunu söylüyor. Karacan, hatta milletvekili olarak o yasalar çıkarılırken el kaldıran şimdiki bazı köşe yazarların o günlerde susup, bugünlerde bu uygulamaları eleştirmelerinde hakları olmadığını söylüyor. KöşeyazılarınızevkleokuduğumdeğerlidostumAliİhsanKaracançokdoğrusöylüyor. Herkes zamanında değil, iş işten geçtikten sonra ortaya çıkar ve bu böyle olmalıydı der. Bu bakımdan AliİhsanKaracan'ıntespitlerineaynenkatılıyorum . Ancak, ben de sık sık bu konuyu köşemde değerlendiriyorum. Üstelik Karacan'ın bahsettiği 2000 li yıllarda bu yasalardan bazıları çıkarken söylediği gibi, ben de TBMM'nin bir üyesiydim. Üstelik bu yasaların çıktığı PlanBütçe Komisyonu üyesiydim. Her ne kadar Ali İhsan Karacan benim ismimi telafuz etmemiş ise de, ben o sözcüklerin payıma düşen kısmını üstlenmek istiyorum. Keşke AliİhsanKaracandostumoyazıyıyazarken,köşelerindebuuygulamalarıeleştireneskimilletvekillerin,BankalarKanunundabahsettiyöndeyapılandeğişikliklerdekomisyonda,GenelKurul'daveGrup'tanetarzdakonuşmuşvetepkilerininnasılolduğunuöğrenipdeğerlendirmesinionagöreyapsaydı . Bu yol çok zahmetli olabilir. O zaman köşe yazdığı gazetenin başta Ankara temsilcisi ve diğer görevlileri arayıp onlardan bu konuda destek alabilirdi. Görüyorum ki onu da yapmamış. Dolayısıyla Karacan dostum, haksız yere benim gibi bazı köşe yazarlarını o tarihte susup, bugün eleştiriyor diye yanlış tanıtmaya çalışıyor. Şimdi Ali İhsan Karacan dostumun eleştirilerine cevap vereyim. 1999-2002 yılları arasında, tepkisel düşüncelerle Bankalar Kanununda yapılan değişikliklerin görüşüldüğü PlanBütçeKomisyonu, Genel Kurul ve grup toplantılarında, bu değişikliklere dönemin iktidar partisinin bir üyesi olmama rağmen karşı çıkmış, en sert şekilde tepki göstermiş ve muhalefet partileri ile birlikte muhalefet şerhi koymuş biriyim. Üstelik bu muhalif uygulamalarım nedeniyle o dönemde mensubu olduğum siyasi parti tarafından bu yasaların görüşüldüğü komisyon olan Plan Bütçe Komisyonundaki görevimden bu gerekçelerle alındığımı da bilmeyen yoktur. Kaldı ki, bugün benim ve bir çok yazarın eleştirlerine konu olan ve dünyanın hiçbir medeni ülkesinde eşine rastlanmayan, bankacılık sektörü ile ilgili 5020 sayılı kanun gibi ucube yasaların da 2000 yılında değil, bu dönemde çıkarıldığına da dikkat çekmek istiyorum. AliİhsanKaracan, sözü edilen köşe yazısını yazmadan önce ufak bir araştırma yapmış olsaydı veya beni telefonla arama zahmetinde bulunsaydı o talihsiz değerlendirmeleri yapmamış olacaktı.