 |  |
  |
|

Sokaklar temizlenmeden övünme yok!..
New York'un sembolü idi 42. Cadde.. En ünlü tiyatrolar, sinemalar, restoran ve cafeler, eğlence yerleri ile.. Bu caddede turlamak başlı başına olaydı. New York demek 42. Cadde demekti hatta.. Adına müzikaller yazılmış, filmler çekilmişti.. Ben o 42. Caddenin sonuna yetiştim, 1976'da.. 1986'da gittiğimde ise, bir felaket vardı karşımda.. Uygar insanların gece adım atmaya korktukları bir yüz karası.. Bütün o gece ışıklarının yerini seks filmleri oynatan sinemalar, porno araçlar satan dükkanlar ve canlı seks gösterisi yapan batakhaneler almıştı. Kaldırımlar fahişe doluydu. Daha kötüsü.. 42. Cadde New York'un narkotik pazarı olmuştu.. Herkesin gözünün önünde, her türlü uyuşturucu leblebi gibi satılıyordu. Bu "Herkes" içinde polis de vardı. New Yorklu dostlar, "Polisle mafya arasında bir gizli anlaşma var. Mafya bu caddenin dışına çıkmıyor, polis de onların 42. Cadde satışlarına göz yumuyor" diye anlattılar. 42. Cadde bitti, tükendi.. Sonra narkotiklerin tüm dünya gençliği gibi, Amerikan gençliği için de en büyük tehdit olduğu gün gibi ortaya çıkınca, Amerika, müthiş bir kampanya ile savaşa girdi. Sıfır Yasası son aşamasıydı.. Amerika, narkotik trafiğini kesmenin savaşın en önemli unsuru olduğunu düşünüyordu bu yasayı çıkarırken.. Sıfır Yasası, insafsız bir yasaydı. Satıcı, kullanıcı olduğuna bakılmaksızın, bir tek bir gram eroin, ya da kokain yakalanırsa, herhangi bir taşıt aracında, otomobil, kamyon, TIR, tekne, yat, uçak, hangi vasıta olursa olsun, anında devlet el koyuyor, müsadere ediyordu. Yasa müthişti ve müthiş de uygulanıyordu.. Peki ne oldu?.. New York sokakları temizlendi mi?. Hayır.. 42. Cadde gene ayni işlevi yürütüyordu, sadece fiyatlar artmıştı. Ülkeye giriş zorlaşınca, maliyetler artmıştı da. Sokakta satıcı alıcı buluşması sürdükçe, trafik ne kadar zorlaşırsa zorlaşsın, narkotik polis ne kadar parti yakalarsa yakalasın, mal girecek bir yol buluyordu. Yakalanan partiler, sokağa ulaşan malın fiyatına ekleniyor, zarar zehirlenen gençlere yükleniyordu sadece. Son gittiğimde 42. Caddeyi tanıyamadım. Tüm satışlar yok olmuştu. Cadde eski parlak günlerine dönmeye başlamıştı. Kaldırımlarında gece yarısı rahat rahat dolaştım.. Uygar insanlar, çocukları, eşleri, sevgilileri ile yeniden turlamaya başlamışlardı. Ne olmuştu peki?.. Gulliani adlı İtalyan asıllı biri New York Belediye Başkanlığını kazanmış ve açıklamıştı. "Başta 42. Cadde, New York sokaklarını temizleyeceğim.." Polis mafya sözsüz anlaşması bitti.. Gulliani bütün gücü ile New York sokaklarına daldı. Ortalık mafya için cehenneme döndü. Her gün yığınla satıcı yakalanıyordu. 42. Caddede Gulliani'den habersiz kuş uçmaz oldu. Sonunda mafya, bu caddede kendisine ekmek olmadığını kabul etmek zorunda kaldı. Çekildi.. New York sokaklarından çekildi. Gençlerle satıcıların o çok kolay buluşmaları sona erdi. Savaşta en önemli adım atılmıştı.
42. Cadde, İstanbul'un İstiklal Caddesi'ne ne kadar benzer.. İsterseniz başından beri okuduğunuz yazıda "42. Cadde" yerine "İstiklal Caddesi" yazın, her şeyin ne kadar yerli yerine oturduğunu göreceksiniz.. Tek fark.. Türkiye hala bir "Sıfır Yasası" çıkarmayı beceremedi. İstanbul hala bir Gulliani bulamadı.. Gerisi boş laftan ibarettir.
|