|
 |
 |
 |
 |
|
 |
 |
 |
 |
 |
Tel: 0537 660 71 21 | Fax: 0212 280 05 51 |
|  |
|
 |
 |
 |
 |
 |
 |
 |
 |
|
|

Doğan görünümlü Kara Şahin (3)
Çıkan kısmın özeti: ABD'de "ABD'li bazı Türkler" tarafından kurulan Black Hawk (Kara Şahin) namlı güvenlik şirketinin girişimiyle, Türkiye'de aynı adla kurulan, Irak (Kuzey Irak) sınırı yakınında büyükçe bir arazi kiralayan ve beyana göre TIR koruması sağlayacak aynı isimli firmanın öyküsü. Akşam'da Mutlu Çölgeçen' in bir haberiyle başlayan öykünün kahramanlarını iki gün boyunca tanıtmaya, meraklanmaya, merakımı yenmeye, bağlantı kurmaya çalıştım iki bölümde. Dünkü bölüm yazıldıktan sonra, ama yayınlanmadan hemen önce, öykünün baş aktörü, Türkiye'deki şirketin Başkanı Emekli Korgeneral Köksal Karabay aradı. Daha doğrusu, "Telefon numaram görünmediği için açmadınız sanırım. Görüşmek isterseniz görüşmeye hazırım" şeklindeki SMS mesajı geldi. Aradım. İlk çıkan haberlerde çoğu şeyin yanlış olduğunu söylüyordu. Sordum, cevapladı.
Habur'da "üs" arazisi nasıl alındı: Müracaat ettik, Kiraladık. Normal prosedürle. Hazine arazisi. Henüz hafriyat çalışmaları var. "Sınır güvenliği sağlayacak" diye yanlış haber çıktı. Olur mu hiç. Neden böyle bir şirket: Amacımız şoförleri korumak. Bölgede istihdama, ihracat artışına, belki Irak ve ABD ile münasebetlerin gelişmesine müspet katkı yapacak. Ama ben tartışılıyorum. Dikkat çekmesi, haber yapılması normal değil mi: Emekli olmuş bir kişinin böyle bir işe girmesinin ne mahzuru var etik olarak. Bugüne kadar hata yapmışsam, söylesinler, kanıtlasınlar, özür dileyeyim. Hep "Çuval olayı" hatırlatılıyor. Doğru, Harekat Başkanı idim. Hatası var mıdır, araştıran yok. Vicdanen düşünün. Haksız yere onurunuzla oynanırsa ne yaparsınız. 41 sene askeri elbise giydim. Bir başarısızlığın var desinler, bir kişi kanıtlarsa hemen mahkemeye müracaat edip yargılanayım. Kıbrıs'a katılmışsın, Arnavut krizinde bulunmuşsun, terörle mücadele etmişsin, masa başında 'Çuval olayı' deniyor. ABD'li şirket ve ABD ile ilişki ve Irak'ta ilişki kurma zorunluluğu: ABD'deki şirkette hiçbir ortak ABD'li yok. Yönetimde ve personelde hiç ABD'li yok. Belki Irak'ta da aktarma istasyonları kurulabilir, mahalli insanlar alabiliriz. Şirkete nasıl dahil oldu: Böyle bir konu düşünüldüğünde, bir arkadaşım Hüseyin Bey'e (Hüseyin Atkın, ABD'deki şirketin sahiplerinden) bahsetmiş. Onlar teklif etti. Bodrum'a geldi. Yapacağınız işin Türkiye'ye faydalarına bakarım, dedim. İçine girmem, destek veririm, dedim. Israr etti. İnceledim. Türkiye'ye faydalı. Kendisine ısrar neden: Hüseyin Bey, 'Çeşitli çevrelere sordum. Herkes sizin adınızı verdi' dedi; 'Paşam, madem faydalı, siz de taşın altına elinizi sokun.' Dedim ki, ben kimsenin yanında çalışmam. 'Paşam, başta siz olun, yönetime istediğini alın' dedi. Diğer isimleri kendisi mi bulmuş: Bir tek (Eski Vali) Aslan Yıldırım'ı Hüseyin Bey belirledi. Tanırmış. Ya Emekli Büyükelçi Mehmet Nuri Ezen: Tanımıyordum. Dışişleri'nden de bir isim olmasını istedim. Sordum, kendisini önerdiler. Ama her konuda ben yetkiliyim. ABD'de Saltzman&Evinch hukuk firmasının sahibi, ABD'deki Black Hawk Security'nin de ortağı Günay Övünç (Evinch)'i tanır mıymış: Tanımazdım, tanıştık. Siz de yazmışsınız yaptıklarını; hakikaten çok değerli bir insan. Ermeni meselesindeki gayretleri öyle. Çok beğendim. Ayrıca devletin ve Genelkurmay'ın da orada avukatlığını yapmış. Bilmiyorum, mış diyorum. Kendisini Kuzey Irak deneyimleri dolayısıyla tercih etmiş olabilirler mi: Tabii ben de terörle uğraştım. Yabancılarla yüz tane müzakere yürüttüm. Taviz vermezdim. Memleket menfaatleri oldu mu, asla. Mesela Talabani ile bir yakınlık olmuş mu: Barzani ve Talabani beni hiç sevmezler. Ama birinin devlet başkanı olduğu ülkede, diğerinin kontrolündeki bölgede iş yapacak şirket: Ne reaksiyon gösterirler, bilmiyorum. Tabii, sevmez derken, şahsi değil de, yaptığım işi. Ayrıntıları anlatmayayım. Oralarda çok sayıda Amerikan, İngiliz güvenlik yahut paralı asker şirketi var; bazıları kimi şaibeli olaya da karıştı. Bir işbirliği olacak mı: Amerikalı şirketlerle hiç ilgimiz yok. Ama oralarda hiç Türk şirketi yok. Biz bunu sağlayacağız. Genel müdürümüz bir emekli albay. Alakasız ama Eğitim-Sen, tüzüğünden ötürü yargılanmayacakken, kapatılma talebiyle yargılanması sürecini başlatan yazıyı kendisi mi yazmıştı: Genelkurmay'da imza yetkileri çeşitli makamlardadır. Genelkurmay onayı olmadan olmaz. Tam hatırlamıyorum ama ben de imzalamış olabilirim.
Görüşme boyunca Emekli Korgeneral Karabay çok nazikti. Ben de bir kez bile "Paşam" demedim.
|
|
 |
|
|
|
|
|
 |
|