 |  |

Aynı harflerle, sevgi de nefret de üretilebilir
Doğadaki canlıların çeşitliliği sizi de şaşırtmaz mı? Ne bir çiçek diğerine, ne de bir insan diğer insana benzer. Kardeşler bile hem görünüşleri, hem de huyları, düşünceleri ile birbirlerinden farklıdır. Oysa bitkilerin de, canlıların da ham maddeleri aynıdır. Konuştuğumuz ve yazıp okuduğumuz dil de böyle. Usta romancı Elif Şafak'a bir söyleşisinde "Neden romanlarınızı İngilizce yazıyorsunuz" diye sorulduğunda şu cevabı vermişti geçen yıl: -Benim için İngilizce de yazsam Türkçe de, Osmanlıca kelimeler de kullansam hepsinin özü aynı: Hepsinin özünde harflere olan aşkım var. Harflere olan aşk, insanı "Hurufilik"e götürür mü bilemem. İlgilenenler bilir. Timur hanedanının egemen olduğu İran'da yaşayan Fazlullah-i Hurufi, harflerin önemini ve onların sayılarla olan ilişkilerini irdeleyip, İslam'ın esaslarını Arap ve Fars alfabelerindeki yirmisekiz ve otuziki harfe bağlamış. "Hurufilik"(Veya Hurufiye) diye bilinen mezhebi, kısa zamanda İran'a yayılmış. Fars alfabesindeki otuziki harfi esas aldığı bir de kitap (Cavidname) yazmış. Fazlullah'ın dini görüşleri Şeriata muhalif görüldüğünden, tutuklanmış ve yargılanması sonunda Timur'un oğlu Miran Şah (1404-1407)'ın emriyle 1394'de boynu vurularak idam edilmiş.
FARKLILAR VE ÖTEKİLER Günlük yaşamın dalgalanmaları içinde bu tür konularla ilgilenecek pek vakit kalmadığı kesin. Ama aynı günlük yaşam içinde "Farklılıklar"ın altını çizmeye ve birbirimizi "Ötekiler" diye görmeye vakit bulabildiğimize göre, bütün kelimelerin ve hatta bütün dillerin aynı harflerden oluştuğunu görmeyi de deneyebiliriz. Açın bir Türkçe sözlüğü ve rastgele bir sayfadan her gün kullandığınız kelimelere bakın. Örnek verelim mi? "Huysuz", Farsça'nın "Huy"undan, "İktisat" Arapça'nın "İktisad"ından, "Ekonomi" İngilizce'nin ve Fransızca'nın "Economy veya Economie"sinden dilimize girip Türkçeleşmişler. Böyle onbinlerce örnek var sözlüklerde. "Orange" nerede ve ne zaman "Narenciye" olmuş veya "Demokrasi" neden Türkiye'de farklı İngiltere'de farklı kapsamlar içeriyor, izah etmesi uzun sürer. Ama mesela biliyoruz ki Arapça'da "Fısk", "Ahlakça kötü ve dinen yasak olan şeyleri adet edinmek" anlamına gelir. Buna karşı Osmanlıca "Fıskıye"yi, "Ağzından basınçlı su fışkırtıp, serinlik ve hoşluk veren aygıt" biçiminde kullanmış. 1964 Kıbrıs Olayları sonunda Türkiye'den göçe zorlanan İstanbullu Rumlarla Atina'da sohbet ederken, bunlardan biri yaşadıkları dramı şöyle özetlemişti bana: -İstanbul'da Rumca konuşup sizleri sinirlendirirdik, burada da Türkçe konuşup bunları sinirlendiriyoruz! Acaba harfleri farklı biçimlerde yan yana getirip, 28-30 harften her dilde milyonlarca farklı kelime üreten etken, coğrafya mı, iklim mi, siyaset mi?
KAFKASLARIN EFSANESİ Bir Adige efsanesine göre Tanrı önce dünyayı, sonra da insanları yaratmış. Dünyaya denizleri dağları dağıttıktan sonra, elinde pek çok dağ kalmış. Bunların hepsini Kafkaslar'a atmış. Sonra dünyadaki insan topluluklarına da, onların konuşacakları dillerini dağıtmış. Bu defa da elinde dağıtmadığı pek çok dil kalmış. Bu dilleri de Kafkaslar'a atmış. Bugün dünyada da Türkiye'de farklı ve hatta düşman olanlar için bir "Ortak Dil" bulmak zorunluluğu var. Bu dil, harfler değişik bileşimler içinde kelimeleri üretse bile, "Barış"ı, "Hoşgörü"yü, "İşbirliği"ni ifade edebilmeli. Henüz milletlerin ve ulus-devletlerin oluşmuş olmadığı Avrupa'da Rönesans'ı, Avrupa'nın çeşitli coğrafyalarında yaşayan Descartes, Newton ve Leibniz gibi aydınların ortak dil olan "Akılcılık"ı ve "Humanizm"i kendi alanlarında kullanmaları, kıta çapında bir olay haline getirdi. Aynı harflerden farklı dilleri, aynı malzemeden farklı kültürleri üreten insanlar, farklılıkları kadar ortaklıklarını da ön plana çıkartmayı denemelidir. Bu ihtiyacı şu anda yeniden gergin bir ortama sürüklenen Türkiye'de en fazla bizler hissetmekteyiz. Kelimelerin birer mermi gibi kalemlerin namlusuna sürülüp, karşı görüşlerin ve farklılıkların yok edilmesi için dilin kullanıldığı dönemleri, bizden önceki kuşaklar da, bizler de defalarca yaşamadık mı? Oysa aynı dille şiir de yazılıyor, dostluklar da kurulabiliyor. Aynı harfleri kullanıp, neden düşmanlık ve nefret kelimeleri üretelim ki?
|