Allah'ın işine, amelenin türküsüne karışma Başkan!..
Adam memleketinde işsizlikten bunalmış, vurmuş yatağı dengi sırtına, çıkmış gurbet eline. Üç kuruş kazanması, borç kapaması, başlık parası bulması, hepsini geç, yaşaması lazım. 5-10 günlüğüne bir akraba kuytusu, bir hemşeri otağına sığınmış. Her sabah kargalar kahvaltısını etmeden dikeliyor, en yakın ırgat pazarına gidiyor, demir atıp iş bekliyor.
Bekliyor ki bir araba dursun önünde. Arabadan biri çıksın, etrafa şöyle bir göz atsın, sonra aç kurtlar gibi bekleşen bu kaderdaş kalabalığı arasından 35 amele seçerken, parmağı onun üzerinde de dursun, adamdan sihirli sözü duysun: - Sen de gel...
Ohh... Şükür!.. Artık bir işi var. Bilmem ne semtinde, bilmem ne mahallesinde, falanca mevkide yükselecek inşaatta, kireç kuyusu kazacak, harç karacak, sıva yapıp, demir büküp, beton atacak. Sırf bu değil kazancı. Önce bahçeye kurulan derme çatma şantiye binasında balık istifi de olsa yatabilecek bir yeri de var. İnsan eti ağır. Hısım akrabaya nicedir ağır gelmekte, biliyor. Sonra kaba bina bitecek, içeriye taşıyacaklar döşekleri.
Mutlu bir adam artık o. Küçük dünyasında, küçük beklentileri, küçük sevinçleri olan biri(miz)dir. Bazen taşan coşan büyük hayalleri olsa da, sabah seherinde işbaşı yaparken dağılıverir onlar sabah sisleri gibi. Artık hasretini, sevgisini, sevdasını, yavuklusunu, ana baba kucağını, köy pınarını, dağ yamacını, ezilmişliğini, itilmişliğini, beklentilerini, umutlarını, kırgınlıklarını dile getireceği zamanlardır zamanlar.
Bunu nasıl yapacak? Türkü söyleyerek yapacak... İçinde bulanan, dolanan, bunalan, taşan boşalan ne hissiyat varsa yanık ezgilere, coşkun namelere vuracak. Hele de Allah vergisi ses güzelliği varsa. Hele de kendi söyleyemeyip, bir vardiya kardeşinden türkü isteyenleri, hayranları çoğalmışsa he heeey!.. Bir elini kulağına atıp, kapatıp, başını o yana bu yana çevirerek bir avazlanır ki, değme keyif...
Bunca lafı Marmaris' e, Armutalan Belediye Başkanı'na sitem olsun için yazdım. Başkan ferman tadında bir karar çıkarmış. "Gürültü kirliliği (!) oluyor. Bundan böyle her kim ki inşaatlarda yatar, kalkar ve türkü söylerse bilmem ne kadar para cezası" falan filan.
Başkanım akıllı ol, sayıyla kendine gel. Allah'ın işine, yapı işçisinin türküsüne karışma. Bu memlekette hele de şehir yaşamı içinde ortada, sağda, solda, yanı başında bir inşaattan gelen , bozlağı, ağırlamayı, karşılamayı, uzun ya da yanık ya da kırık havayı dinlememiş, dinleyip keyiflenmemiş, hislenmemiş biri var mıdır? Bunlar kent yaşamının kablosuz ve ücretsiz yayınlarıdır. Vazgeç bu sevdadan, git bir sevda türküsü dinle en yakın inşaattan. Bilmem anlatabildim mi, sayın başkan?..
|