 |  |
  |
|
Soruşturma izni verilmemeli
Genelkurmay Başkanı Özkök'ün, Çankaya Köşkü'ne yaptığı ziyaret çok önemli. Bütün bu gelişmeler karşısında "kafaların karışık" olduğunu gösteriyor. En önemli soru, "Bundan sonra ne yapılmalı?" Çok güvenilir kaynaklardan aldığımız istihbarata göre, Orgeneral Özkök, Cumhurbaşkanı'ndan bir nevi "ombudsmanlık" görevi üstlenmesini istiyor. Bir "hukuk adamı" olarak dosyayı incelemesini ve bir fikir beyanında bulunmasını talep ediyor. Ancak ortada iki sorun var. Birincisi Sezer bu olaya dahil veya müdahil olmak istemeyebilir. İkincisi Sezer ceza hukukçusu değil. Ayrıca Sezer'in burada yasal bir yetkisi de yok. Benim anladığım kadarıyla Genelkurmay Başkanı'nın beklentisi Sezer'den alacağı "mütalaaya" göre soruşturma izni vermek veya vermemek. Bence bunun adı "topu taca atmak." Genelkurmay Başkanı, soruşturma izni konusunda ilk ve tek yetkili. Bu yetkiyi kullanma konusunda hiçbir yasal sınırı veya cezai sorumluluğu yok. Yasa ona böyle bir yetkiyi uygun görmüş. Genelkurmay Başkanlığı mertebesine yükselmiş bir "kurmay" ın, bu yetkiyi kullanma konusunda hiçbir "çekincesi" olmamalı. On binlerce askere "Öl" veya "Öldür" emri verebilecek bir dirayet, bir soruşturma izni konusunda "zafiyet" göstermemeli. Genelkurmay Başkanı hiçbir dayanağı olmayan, deli saçması iddialarla "soruşturma izni" vermemeli. Vermemeli çünkü bu iş bu kadar ucuzlatılmamalı. Büyükanıt için "o iddialarla" soruşturma izni vermek, son derece kötü bir "içtihat" oluşturacaktır. Yarın öbür gün pek çok PKK sempatizanı, ordu mensupları hakkında ihbar mektupları yazarak, bir yıpratma kampanyası başlatabilir. Aynı şeyi başka gruplar da kendi amaçları doğrultusunda yapabilir. Bugün Büyükanıt, yarın Başbuğ, öbür gün Türkeri benzer "mesnetsiz" suçlamalarla karşılaşabilir. Büyükanıt Paşa, duygusal nedenlerle "Soruşturma izni verin komutanım" diyor olabilir. Ama bir Genelkurmay Başkanı "duygusal" değil, "akılcı" olmak zorundadır...
|