|
 |
 |
 |
|
|
Köşk'teki garip yasak
Bugün yerimiz biraz dar. Bu nedenle gelin konulara kısa kısa değinelim... * Cumhurbaşkanı Sezer garip uygulamalarına bir yenisini daha ekledi. Hayır ' eşli-eşsiz' ayrımından söz etmeyeceğim, o zaman çok yazılıp çiziliyor. Cumhurbaşkanımız bu kez cep telefonlarını hedef almış! 29 Ekim akşamı Çankaya Köşkü'nde vereceği resepsiyon için gönderilen davetiyelerin altına şu not düşülmüş: " Cep telefonları ve fotoğraf makineleri resepsiyon salonuna alınmayacağından getirilmemesi önem taşımaktadır. " ' Cep telefonlarının sesini mutlaka kapatın' dense, bakın onu anlarım. El sıkışırken, sohbet ederken cep telefonunun çalması (hele şimdiki komik zil seslerini düşündüğümüzde) hakikaten yakışık almaz. Ama ' sakın getirmeyin' demek... Hakikaten abartılı ve bence çağın gerisine düşen bir uygulama. Bana aşmaya çalıştığımız ' Yassah hemşehrim' zihniyetinin uzantısı gibi geldi.
* 24 Ekim pazartesi günü, Türkiye Gazeteciler Cemiyeti'nin internet sitesindeki ' Basın Şehitleri' kategorisini eleştirmiştim. Gazetecilik kutsallık atfedilecek bir meslek değil ki ölen gazeteciye 'şehit' densin. Onun yerine 'katledilen' ya da 'öldürülen' gazeteciler demek daha doğru olurdu. Aynı gün Cemiyet'in yönetim kurulu toplanmış ve 'Basın Şehitleri' sözünü değiştirmiş. Onun yerine ' Öldürülen Gazeteciler' ibaresini koymuşlar. Daha önce eleştiriler yüzünden çıkarılan Ali Kemal de yeniden listeye konulmuş. Ancak... Dün siteye girdim: Bu gazetecilerin niye, nasıl, kim tarafından öldürüldüğü bilgisi hala eksik. Ayrıca uyarmamıza rağmen 1923'te öldürülen Ali Şükrü'yü listeye almamışlar. Bana inanmıyorlarsa Ahmet Demirel'in yazdığı " Ali Şükrü Bey'in Tan Gazetesi " (İletişim Yay.) adlı kitaba bakabilirler. Not: Yukarıdaki satırları yazdıktan sonra Cemiyet'in Genel Sekreteri Turgay Olcayto'yu aradım. Öldürülen gazeteciler hakkında temel bilgileri yakında internete gireceklermiş. İnşallah Ali Şükrü Bey'i gündemlerine alırlar.
|
|
 |
|
|
|
|
|
 |
|