|
 |
 |
 |
  |
|
Hoşgörü ve birliğin tarikatı Mevlevilik
"Sultan-ı Ulema" yani Ulemaların Sultanı olarak nitelendirilen Bahaeddin Veled'in oğlu Mevlana Celaleddin Rumi, kendini ne bir şeyh, ne de bir tarikatın piri olarak görse de, onun hoşgörü ve birlik olma felsefesini oğlu Sultan Veled kurumsallaştırarak bugünlere getirdi.
Mevlana Celalettin Rumi Afganistan'ın Behl şehrinde 30 Eylül 1207 tarihinde dünyaya geldi. Babası Muhammed Bahaeddin, 'Sultan'ı Ulema' yani 'Alimlerin Sultanı' olarak tanınıyordu. Kaynaklar, Mevlana'nın soyunun baba tarafından Hz. Muhammed'in torunu Hz. Hüseyin'e, anne tarafından ise Hz.Muhammed'in seçilmiş dört dostundan Hz. Ebubekir Sıddık'a ulaştığını belirtiyor. Mevlana'nın asıl adı Muhammed Celaleddin. Mevlana isminin kendisine Konya'da genç yaşlarda ders okuttuğu sırada verildiği, Rumi'nin ise Anadolu anlamına geldiği kaydediliyor.
BEHL'DEN KONYA'YA Mevlana henüz 5-6 yaşlarındayken babasıyla birlikte Behl'den ayrıldı. Babasıyla birlikte Bağdat, Kabe, Şam, Malatya, Erzincan ve Karaman illerini dolaşan Mevlana, en sonunda Konya'ya yerleşti. Mevlana 24 yaşına kadar babası tarafından eğitildi. Babası öldükten sonra bir yıl mürşitsiz kalan Mevlana, daha sonra Seyyid Burhaneddin'den eğitim aldı. Dokuz yıl süren eğitimin ardından nefsini terbiye etti, "Mana sultanı" oldu. Mevlana için 38 yaşında Tebrizli Şems ile tanışması, onun Allah aşkını daha da coşturdu. Velilerin Sultanı denilen Tebrizli Şems, devrinin bütün bilgilerine sahip bir dervişti. Bir yere bağlanıp kalamadığı için "Şems-i Perende" yani "Uçan Şems" diye de anılırdı. Bu kadar çok gezmesinin nedeni ise kusursuz, tertemiz Muhammedi yolda, yaşayan bir sahabe gibi lekesiz, tertemiz bir şeyh aramasıydı. Çeşitli alimler, şeyhler görmüş, ama hiçbirinde aradığını bulamamıştı. Menfaat ve gösteriş peşinde koşan şeyhlerden daima kendini uzak tutan 60 yaşındaki Şems, en sonunda aradığı şeyhi Konya'da buldu.
ŞEMS İLE MEVLANA BULUŞMASI İlk olarak Tebriz'de buluşan Mevlana ile Şems'in ikinci buluşmaları Konya'da oldu. Mevlana artık kemale ermiş bir dervişti. O süreçte Mevlana ile Şems, çok yakın iki dost oldu. Mevlana Şems'in aynasında gördüğü kendi eşsiz güzelliğine âşık oldu. İlahiyatçı Selahattin Hidayetoğlu bir yazısında Mevlana ile Şems hakkında şunları söylüyor: "Mevlana'nın Şems'e karşı olan sevgisi, Allah'a olan aşkının ölçüsüdür. Çünkü Mevlana, Şems'te Allah cemalinin parlak tecellilerini görüyordu. Mevlana açılmak üzere bir güldü. Şems ona bir nesim oldu. Mevlana bir aşk şarabı idi, Şems ona bir kadeh oldu." Şems ile Mevlana'nın sohbetlerinin sonrasında Konya'da halk arasında ileri geri konuşmalar başladı. Bu konuşmalardan incinen Şems, Konya'yı terk etme kararı aldı. Mevlana'nın tüm ısrarlarına rağmen Şems Konya'dan ayrıldı. Bir süre sonra Mevlana, oğlu Sultan Veled'i Şems'i geri getirmesi için Şam'a gönderdi. Şems Konya'ya geri geldi. Ancak dedikodular bir süre sonra yeniden başladı. Bir gün Şems tekrar aniden ortalıktan kayboldu. Mevlana yaşadığı dönemde hiçbir zaman kendini bir şeyh ve tarikat Piri olarak görmedi. Mevlana'nın fikir ve düşünceleri, onun ölümünden sonra belli kurallara ve bir bütün olarak tarikata dönüştü. Ölümüne kadar Mevlana'nın yanından hiç ayrılmayan Sultan Veled, babasından boşalan makamı reddetti. Mevlana da, Mesnevi'nin yazılmasına sebep ve aracı olan Hüsameddin Çelebi'yi makama uygun gördü. Hüsameddin Çelebi, Mevlana'dan boşalan makama otursa da Sultan Veled'in fikirleri doğrultusunda hareket ediyordu. Mevlana türbesi üzerinde yer alan Yeşil Kubbe'yi o inşa ettirmiş ve bugünkü şeklinin ilk temellerini atmıştı. Aynı zamanda Mevlana'nın mürit ve dostlarını da etrafında toplayarak irfan meclislerinde Kur'an-ı Kerim ve Mesnevi okutuyordu. Bu usul zamanla Mevlevi'nin ana özelliklerinden biri oldu.
OĞLU KURUMSALLAŞTIRDI Hüsameddin Çelebi 11 yıl posta oturduktan sonra vefat etti. O ölünce yerine 58 yaşındaki Sultan Veled geçti. 28 yıl makamda hizmet veren Sultan Veled döneminde mürit ve dostlar arttı, sarayla olan ilişkiler kuvvetlendi, sema, müzik ve Mesnevihanlık usulleri belli bir düzene sokularak kurumsallaşmanın temelleri atıldı. Sultan Veled öldüğünde Mevlevilik'in esasları büyük ölçüde belirlenmişti. Sultan Veled'den sonra posta oturan Ulu Arif Çelebi Mevleviliği yaymak için Karaman, Beyşehir, Akşehir, Afyon, Amasya, Niğde, Sivas, Tokat, Birgi, Denizli ve Tebriz'de Mevlevihaneler kurulmasını sağladı. Ulu Arif Çelebi'den sonra pobta oturan kardeşleri Şemseddin Abid ve Hüsameddin Vacid ise Anadolu'daki siyasi karışıklıklar nedeniyle Mevleviliği yayma imkânı bulamadı.
YENİ YAPILANMA Daha sonra posta Çelebi oturdu. Posta oturanlardan Adil Çelebi Sultan Veled'den sonra fazla bir değişikliğe uğramayan semayı aslına sadık kalarak yeniden yapılandırmış, tarikatın usullerini de gözden geçirerek yeni bir oluşum yoluna gitmiştir. Tabii ki bu oluşumda kendi döneminde yaygınlaşıp kurumsallaşmaya başlayan Bektaşilik, Halvetilik ve Kadirilik gibi tarikatlardan Mevleviliği ayırma fikri önemli bir etken. Cemaleddin Çelebi dönemi ise Mevlevilik kadar Konya ve Anadolu tarihinin de önemli köşe taşlarının konulduğu bir çağ oldu. Mevlevilik Konya'nın Osmanlı topraklarına katılmasıyla Afyon, Denizli, Kütahya, Bursa, Muğla, Isparta, Burdur, Aydın, İzmir, İstanbul ve çevresinde yayıldı. Mevlana'nın torun Mutahhara Hatun'un kızı Devlet Hatun'un oğlu olan Yıldırım Beyazıd Mevleviliğe büyük destek verdi. Yavuz Sultan Selim ve Kanuni Sultkan Süleyman'da doğuya sefere çıktıklarında mutlaka Mevlevi Asitanesi'ne uğrardı.
Özlem Yılmaz- Ulaş Yıldız
|
|
|
|
|
 |
|
 |
|