|
 |
 |
 |
  |
|
Global şeyh Nazım Kıbrısi
Nakşibendi tarikatının şeyhlerinden Nazım Kıbrısi dünyanın birçok ülkesinde kendisine mürit topladı. ABD ve İngiltere'de söz sahibi olan Kıbrısi, Annan Planı'nın referandumla oylanmasına da "Evet demek Allah'ın emridir" diyerek destek vermişti.
Kıbrıs'ın Larnaka kentinde da 1920'de doğan Kıbrıslı Türk olan Nazım üniversite eğitimi için İstanbul Üniversitesi'nde kimya bölümünde öğrenim görmeye başladı. Üniversite öğrenimi sırasında katıldığı dini sohbetlerde tanıştığı bir Nakşi şeyhinin etkisiyle tarikata katıldı. Daha sonra kendisini bu yolda daha da fazla geliştirmek için üniversite öğrenimini tamamlayarak Şam'a gitti.
DAĞISTANİ'DEN İCAZET ALDI Şam'da Şeyh Abdullah Dağıstani'nin yanında tarikat eğitimene devam eden Şeyh Nazım buradan aldığı icazetle 1970'ten itibaren tarikatı Batı dünyasında yayma çalışmalarına başladı. Kıbrıs'ta yaşaması nedeniyle çok iyi derecede İngilizce bilen Şeyh Nazım dünyada kendisine bağlı çevrelerde etkinlik sağlamak için de sürekli olarak seyahat etti. Tarikat örgütlenmesinin Kıbrıs'taki simgesi haline gelen Şeyh Nazım Kıbrısi bu nedenle bir dönem Dr. Fazıl Küçük tarafından Ada'dan uzaklaştırılmıştı. Denktaş döneminde ise Kıbrıs'ta dokunulmazlığı vardı. Endonezya'dan Ameraka'ya kadar dünyanın birçok kıtasında ve ülkesinde müritleri olan Şeyh Nazım'ın dergâhlarında düzenlenen etkinliklere yüzlerce kişi katılıyor. Şeyh Nazım Kıbrısi'nin Lefke'deki "Nakşi Dergahı'' ise "global" özellik taşıyor. Dergahta ve camide her ülkeden insanlara rastlamak mümkün.
İNGİLİZ VATANDAŞI Aynı zamanda İngiliz vatandaşı da olan Şeyh Nazım'ın İngiltere'de de etkin olduğu biliniyor. Şeyh Nazım doğunun mistisizmini ve tasavvufunu İngilizler'e köylülükten uzak bir şekilde şehirli orta sınıfa hitap etme yeteneğiyle etkinliğini artırdı.
ANNAN PLANI'NA 'EVET' DEDİ Şeyh Nazım Kıbrısi'nin ismi Kıbrıs'ta Annan Planı için yapılan reformda da sık sık gündeme geldi. Eskiden Rauf Denktaş'la yakın dost olan Şeyh Nazım bu sefer Denktaş'la karşı karşıya kaldı. Annan Planı'nın iki kesimde de onaylanması taraftarı olan Şeyh Nazım Kıbrısi, Güney Kıbrıs'a giderek "hayır"cı Rum papazlarla görüşen ve eski EOKA lideri Başpiskopos Makarios'un mezarına çiçek koyarak, referandumda "Allah'ın emridir'' diyerek Kıbrıs halkını "evet'' oyu kullanmaya çağırdı. Annan Planı'- na "hayır'' demenin şeytani olduğunu söyleyen Kıbrısi, milliyetçi çevreler tarafından eleştirilmişti.
KABBANİ ÇOK ETKİN Kıbrıslı Şeyh Nazım'ın Amerika'daki sağ kolu ve damadı olan Lübnan doğumlu Şeyh Hişam Muhammed Kabbani, Beyrut'taki Amerikan üniversitesinde eczacılık bölümünden mezun olduktan sonra Belçika'da eczacılık alanında kendini geliştirdi. Daha sonra Şam'da İslam hukuku üzerine eğitim aldı. Kabbani, uzun dönem refakat ettiği Abdullah ed-Dağıstani ve Nazım el-Kıbrısi'den tasavvuf üzerine dersler aldı. Şeyh Nazım Kıbrısi'nin elçisi olarak Ortadoğu, Avrupa ve Uzakdoğu'yu gezdi. 1991'de Kıbrısi'nin emriyle Amerika'da Sufi Nakşibendi Vakfı'nı kurdu. O dönemden beri Amerika ve Kanada'da 30 sufi merkezi açtı. Kabbani, Chicago, Columbia, Howard, Berkeley, McGill, Corcordia, Dawson College gibi üniversite ve kolejlerde olduğu kadar pek çok dini kurum ve vakıfta konferans ve dersler verdi, çeşitli raporlar sundu. Washington'da stratejik analizler hazırlayan hükümet dışı uzmanlarla resmi politikaları şekillendiren devlet memurlarını karşılıklı beyin fırtınasına sokmayı amaçlayan think-tank toplantılarına başında sarığı ve uzun sakalıyla bir Nakşibendi şeyhi olarak gezebiliyor.
SESLİ ZİKİR VAR Şeyh Nazım gittiği kültürel bölgelerde topluma ve insana tarikatı uydurabilmek için klasik Nakşibendiliğin öğretisinin ve pratiğinin dışına da çıktı. Dışa dönük, harekete açık ve zevke müsait sesli zikir günümüz insanını etkilemekte çok daha uygundu. Diğer tarikatlardan farklı olan ve Nakşiliğin en ayırt edici özelliği olan sessiz zikir uygulaması Şeyh Nazım tarafından sesli olarak ve cazibesini artıran birtakım eklemelerle uygulanmaya başlandı. Allah'ı içinden, gösterişsiz biçimde sessiz zikretmeyi esas alan geleneksel Nakşi zikri Hatm-i Hacegan, yerine 'Diyar-ı Küffar'da sesli icra edilir oldu. Gelenekten uzaklaşması diğer Nakşibendi çevrelerinden yoğun tepki aldı.
|
|
|
|
|
 |
|
 |
|