  |
|
Bu sözler Kültür Bakanı'na yakışmaz!..
Günlerdir sürdürülen tartışmaya bakın... Günlerdir sürdürülen tartışmada gelinen noktaya bakın... Koskoca Türkiye Cumhuriyeti'nin koskoca Kültür Bakanı, koskoca İstanbul Kültür Müdürü'nü gereksiz yalakalık yapmakla suçluyor... "Ben ona Sakal-ı Şerif'in kutularını getir dedim... Gereksiz yalakalık yaparak kendisini getirtmiş..." İstanbul Kültür Müdürü ise Müftülük görevlilerini suçluyor: "Görevlilere havaalanında olacağımı söyledim. Yanlış anlamışlar . Teslimatı bir an önce yapmak için havaalanına getirmişler." Sanırsınız kulaktan kulağa söylenerek yanlışlıkla havaalanına getirtilen şey, Sakal-ı Şerif değil, Kültür Bakanı'nın üşümesin diye üstüne alacağı süveteridir. Bu Peter Sellers filmi midir ki, kulaktan kulağa herkes yanlış anlamakta, sonunda koskoca Sakal-ı Şerif ayaklanıp havaalanına gitmektedir?.. Hem de Dubai Prensi'nin Bakan'la beraber tam havaalanında olduğu sırada ... Dua edin, yanlışlıkla uçağa da binip gitmedi kutsal Sakal-ı Şerif. Hal böyle olunca, koskoca Bakan koskoca doçent bürokratını gereksiz yere yalakalık yapmakla suçladı... İşin çivisi çıktı... Sevgili Atilla Koç ... Sayın Bakan .. Konferanslarda uyukladığınız söylenirken, Rus turistlere söylediklediniz eleştirilirken, güler yüzünüz ve insan gibi duruşunuz bana hep sempatik geldi... Ama bir Kültür Bakanı, paha biçilmez bir mübarek eşyayı, ya da bir sanat veya kültür eserini bulunduğu yerden aldırıp, ayağına getirtmez!.. "Hayır" diyorsunuz ama tahminime göre, Dubaili misafire göstermek için, Sakal-ı Şerif camiden alınıp havaalanına getirtilmez. Tıpkı Leonardo da Vinci'nin 'Mona Lisa'nın Tebessümü' tablosunun müzeden alınıp havaalanına getirtilemeyeceği gibi... Tarihi ve kültürel eserler sergilendikleri yerden uluorta alınıp, taşınmaz... Üstelik bu kadar komplikasyonun ardından, bir Kültür Bakanı o en sempatik halini bırakıp maiyetindeki birisini gereksiz yere yalakalık yapmakla suçlamaz... Bu kadar kusur kadı kızında da bulunmaz...
|