  |
|
Düğün damadın değil gelinindir...
Önceki gece, Ortaköy Feriye restoranda düğüne davetliydim... Boğaz'ın, lacivert gecesinde, SABAH'ın spor servisinin başarılı editörü Mert Aydın, Beyhan Alpay'la muhteşem bir düğünle evlendi... Düğün muhteşem olmasına muhteşem... Ama baktım gelin ve davetli bayanlar için daha bir muhteşem!.. Huyum kurusun!.. Düğünlerde hep bir tuhaflık hissederim... Nedense herkes mutlu, ama kadınlar daha bir mutludur düğünlerde... Hani, bizim Balçiçek Pamir'in dediği gibi düğün esasen gelinindir... Düğünde coşan da damattan ziyade, gelin ve bayan arkadaşlarıdır... Bizim Kubilay Tümen'in de, Mert Aydın'ın da düğününde ritüel değişmedi... Düğüne katılan bayan davetlileri zaptetmek, tamamen impossible... Antreler bitiyor, ana yemekler gelmeden kendilerini piste atıyorlar!.. Göbek attıkça coşuyorlar, coştukça kıvırıyorlar!.. Yanlarında kocaları, ya da sevgilileri ofsayta düşmemek için duruma icabet ediyorlar... Bakıyorum onlar da sevgili damlarının yanında, kıvırmaya iştirak halindeler... Ancak beyefendilerin iştiraki, bir değişik, bir durağan... Nasıl anlatsam, ruhtan ve hayattan yoksun!.. Daha çok periyodik aralıklarla el çırparak, kadınların pistteki göbek dansına katılan figüran durumundalar... Adamlar, hissetmiyorlar düğünü, yaşamıyorlar heyecanı!.. Beyzadeler, misafirliğe giden anababalarının yanında sıkılmış çocuklar gibiler... Oysa kadınlar öyle mi?.. Nasıl bir, iştiyaktır bu... Sormayın söylemem iştiyakın ne demek olduğunu... Bilmeyenler açsın sözlüğe baksın... Düğün gecesi kadınların iştiyakını anlatırken, bizim İskender Baydar'la, Serdar Çelikler, "Bu gözlemlerini yaz abi" dediler; "Düğün neden kadınların?.. Neden erkekler düğünün coşkusunu kadınlar kadar hissetmiyorlar?.. Figüran gibi duruyorlar?.." Peki yazmaya başlayalım bakalım?.. Devamı gelecek merak etmeyin... Azzz sonraa...
|