 |  |
Bugün Güneydoğu seneye Ortadoğu
Milli Güvenlik Kurulu dün Kürt kökenli Türk vatandaşlarının sorunları ve terörle mücadele gündemiyle toplandı. Gelecek yıl bu zamanlar ise MGK'nın gündemini hiç kuşkusuz Kürt kökenli Irak vatandaşlarının siyasal projeleri ve Irak'taki iç savaş oluşturacak. Gidişat öyle....
İç barışı sağlamış, terörü yenmiş, birleşik bir Irak'a inananların sayısı her geçen gün azalıyor. Bu umudu taşıyanlar zaten azınlıktı. Artık azınlığın da azınlığına düştü. Başkan Bush'un çevresinde bile. Irak'a çöken kara bulutları görmek için, anayasa taslağı tartışmalarının iyice derinleştirdiği uçuruma bakmak yeterli. Taslak sürenin dolmasına 10 dakika kalan parlamentoya yetiştirildi ama birçok maddede anlaşmazlıklar aşılamadı. Üç grubun keskin görüş ayrılıklarını törpülemek için sadece 2 günleri kaldı. Dahası son biçimi verilen maddelerde bile görüşbirliği yok. Bazılarında Şii-Kürt, bazılarında ise Şii-Sünni uzlaşmasıyla düzenlendi. Bazılarında ise çözüm yeni meclise bırakıldı. Yani halının altına süpürüldü. Anayasa taslağında yeni Irak "Cumhuriyetçi, federal, demokratik ve çoğulcu bir rejimdir" diye tanımlanıyor. Ancak "federal" modeli Sünniler şiddetle reddediyor. İslam'ın "Devletin dini, yasamanın esas kaynağı" olması öngörülüyor. Laikliği savunan Kürtler reddediyor. Sünniler ise "İslam'ın Şii yorumunun yasalara egemen olması"ndan korkuyor. "İki veya birkaç bölge, referandum sonucunda birleşebilir" deniliyor. Kerkük'ün Kürt bölgesine dahil edilmesi kâbusları gören Sünniler ile Türkmenler ayağa kalkıyor. Daha petrol ve doğalgaz gelirlerinin dağıtımı, bölgesel hükümetlerin yetkileri var. Toplumda kadının yeri var. Devlet organlarından Baas rejiminin izlerinin silinmesi var. Anayasa komisyonundaki Sünni temsilcilerin lideri Salih El-Mutlak "Mayınlarla dolu bu anayasa taslağı Irak'ı iç savaşa sürüleyip bölecek" diyor. Buna karşılık gerek Kürtler, gerekse Şiiler anayasayla getirilen gevşek yapıyı, ilerde çatışmaların ve iç savaş boyutlarına ulaşması halinde kendi bölgelerini bağımsız devlete dönüştürmenin altyapısı olarak görüyorlar.
Ortak kimlik yaratamamak Asıl sorun şu: Hiçbir grup, hiçbir topluluk kendini "Iraklı" hissetmiyor. Kiminin aidiyet ölçüsü soya (Kürtler) dayalı, kiminin mezhebe (Şiiler), kiminin aşirete (Sünniegemenliğindeki Orta Irak halkı). Hatta ikisi de Arap olmalarına rağmen Sünniler ile Şiiler bile birbirlerine yabancı gözüyle bakıyorlar. Bu çözülmenin, daha doğrusu fay hattındaki bu büyük kırılmanın yol açacağı depremin sadece Irak'ı değil, tüm bölgeyi yıkacağı korkusu da giderek daha yüksek sesle dillendiriliyor. İşte birkaç örnek: "Ey Araplar uyanın! Irak anayasası Ortadoğu'yu bekleyen geleceğin ilk deneyi olacak. Sırada bölgenin diğer devletleri var. Farklı din ve mezheplerden olanların bir türlü birarada yaşamayı öğrenemedikleri Lübnan gibi. 1920'lerde birok küçük mezhep devletinden oluştuğunu hatırlamaya başlayan Suriye gibi." (As-Şark El-Avsat) "Irak'ın içinde bulunduğu durum aslında tüm Araplar'ın sorunu: Kimlik. Eskiden Irak'ın milliyetçi Arap kimliği vardı. Bugün onu bazıları Arap ülkesi görüyor, bazıları ise Müslüman ülke. (Ama hangi Müslüman? Şii mi, Sünni mi?) Kürtler ise iki tanımı da reddediyor." (As-Siyasiya) Irak geriye dönüşü olmayan biçimde Yugoslavya yoluna giriyor. Tek farkla: Yugoslavya terör süreci yaşamadan doğrudan iç savaşla parçalanmıştı. O kadarlık fark olacak. Çünkü tarih tekerrür eder ama asla aynı senaryoyla değil. Gelecek yıl bu zamanlar yapılacak MGK toplantısına kadar bakalım neler göreceğiz...
|