Turnuvacı olmak
Trabzonspor belki "iyi" bir takım ama "turnuva" ekibi olmayı bir türlü beceremedi. Bu geçen sene de böyleydi, şimdi de. Dinamo Kiev gibi bir takımı deplasmanda yenen (2 - 1) bu ekip, kendi sahasında iki korner atışında rakibine teslim olmuştu (2 - 0). Sıradan bir Rum ekibi karşısında, tecrübesi yerine "iç güdülerini" kullanmanın hesabını, Trabzon'da 90 azap dakikası çekerek verdi. O basit goller (Üçüncüsü son dakikadaydı) ve kaçan fırsatların faturası bir türlü çıkacaktı. Şenol Hoca maça Fatih Tekke'nin arkasına Szymek ve Gökdeniz'i koyarak başladı. Kalesini güvenle korurken, tur için gereken golleri üst düzey oyuncularının yaratıcılıklarına bağladı. Bu kurgu kapanan rakip karşısında Trabzonspor'u bir duvardan, diğerine gönderdi. Çünkü ne Celaleddin, ne de Emrah istenen çıkışları yapacak cesareti gösteremedi. Oyun bir anda sadece Gökdeniz'in sağ kanat bindirmelerine teslim oldu. Rumlar isteseler bunu başaramazlardı. Fatih Tekke'yi iki kişi ile kontrol edip, uzun toplarla tehlikeyi kalelerine yaklaştırmamak istediler. Kesinlikle oyun kurmak gibi bir niyetleri yoktu. Tek amaç gol yememekti.
PENALTI FİYASKOSU Fatih Tekke yine müthiş bir gol attı. Milli Takım'ın "kralı" sahadaki meslektaşlarından farklı olduğunu, topla her bulaşmasında gösterdi. Gökdeniz'in ortasında dengesiz yakalanmasına rağmen golü yaptı. Rumlar'ın artık dayanacak direkleri kalmamış. Daha çok konsantre olup, geriye çekildiler. 70'ten sonra Trabzon baskıyı artırdı. 10 kişi kalan rakibi üstüne çok etkili gelmeye, özellikle Gökdeniz'e boş alan yaratmaya başladılar. Gökdeniz bu fırsatları ne gole çevirmeyi başarabildi, ne de arkadaşlarına pozisyon yaratacak paslara. 86'da Haxhi'nin elle kestiği ortayı Avusturyalı hakemin korner olarak değerlendirmesi ise ayrı bir fiyaskoydu. Bu baskı altında sakin kalan Trabzonluları kutlamak gerekir. Avni Aker'i dolduran, KKTC bayrakları ile tribünleri "şiir satırları" gibi ören Trabzon seyircisi, maça beklenen katkıyı sağlayamadı. Anonslar olmasa bağırmayacaklardı. Bu şartlarda maçı içeride oynamanın da anlamı kalmadı.
|