Fazla politik olmak
Halife-i ruizemin Vahdettin Hazretleri'nin hain olup olmadığı tartışması, her konuya politik çözüm arama hastalığımızın basit bir yansımasıdır sadece... Oysa Osmanlı'nın feci çöküşünün sebepleri politik değil, ekonomikti! Daha doğrusu ekonomi politik idi. Tarihin getirip dayattığı ekonomi politik sebeplerden dolayı gırtlağına kadar çaresizliğe saplanan padişah, maçasını kurtarmak için İstanbul'dan kaçmak zorunda kaldı.
Nitekim ekonomi politikten tamamen bihaber olan Enver Paşa ve arkadaşları da, tuttular imparatorluğu kaybedileceği baştan belli bir savaşa sürükleyip, yok olmasını hızlandırdılar. Enver Paşalar'ın trajedik sonunu hazırlayan da bu ekonomi politik bilinç yoksunluğu idi... Bu bilinç yoksunluğu ulusun dokularına öylesine sinmişti ki, 1. Dünya Harbi'nden çok yıllar sonra, bizim kuşak da daha gepegenç bir üniversite öğrencisi iken, Proletarya İhtilali yapmaya soyundu. Bu da, ekonomi politik ve sosyal cehaletin daniskasıydı. Binlerce pırıl pırıl genç 12 Eylül'ün çizmesi altında ezilip, perişan oldu.
Hala aynı hastalığın semptomlarını görmekteyiz. Gazi Mustafa Kemal'e dört elle sahip çıktıklarını zanneden Kemalistler ile Hilafet özlemcileri, sonu gelmeyecek bir grekoromen ile ülkenin gündemini işgal etmeye devam ediyorlar. İki farklı saftaymış gibi görünen bu iki akımın öne çıkmış unsurlarına dikkatle baktığınızda, aynı tahterevallinin üzerinde karşılıklı sallandıklarını görürsünüz. " Ulusalcılık bayrağı " altında toplanmış olanlar, kendilerine birer "dükkan" açmışlar. Kimisinin siyasi partisi var, kimisinin düşünce derneği var, kimisinin hareketi var... Öteki taraftakiler ise genellikle tarikatlarda yuvalanmışlar. Çocuklarını benzer okullara gönderiyorlar, kendi aralarında alışveriş yapıyorlar. Sitelerde birbirine yakın oturuyorlar, gülsuyu kokulu sosyeteleri tercih ediyorlar. Fakat ne Kemalistler, Cumhuriyet hükümetlerinin nerede çuvalladığının, Gazi Paşa'nın devrimci ilkelerinden ne kadar sapıldığının hesabını vermeyi düşünüyorlar; ne de hilafet özlemcileri, Türkiye'nin bilim, teknoloji, öğrenim hayatını nereden nereye götüreceklerini anlatıyorlar. Kemalistler, o kadar rijit davranıyorlar ki, adını tepe tepe kullandıkları Atatürk' ten ne kadar kopuk olduklarının bile farkında değiller. Bir tanesi de çıkıp, Türkiye'nin niçin 4 bin dolar milli gelirde çakıldığını açıklayamıyor. Hukukun üstünlüğü meselesiyle hiç ilgilenmiyorlar, çürümüşlüğü ve kokuşmuşluğu görmezden geliyorlar. Hilafetçiler ise, işte tam da bu çürümüşlük ve kokuşmuşluğu " bahane ederek ", cahil yığınları kendi saflarına çekmeye uğraşıyorlar. Osmanlı Hanedanı tarafından tarihe " mazlum olarak " terk edilmiş bu milletin kaderi ile oynamak, her şeyden önce günahtır, merhametsizliktir.
Her kim size durup dururken, politikadan ve ideolojiden dem vuruyorsa, olabildiğince uzak durmaya çalışın... Bilin ki, ne kendisi için, ne sizin için ne de Türkiye için ekonomik bir çözümü veya düşüncesi vardır. Olamaz da zaten... Çünkü Türkiye'de politika yapmak bir " kişisel yaşama tekniğinden " başka anlam taşımıyor.
|