'O' gün Bebek'te Demet Akalın'laydım
Eski sevgilisinin evlendiği gün Demet Akalın ile Bebek Kahvesi'nde simit yedik çay içtik... İbrahim Kutluay'dan ayrılmasının üzerinden 4 yıl geçen Akalın, artık kötü günleri geride bırakmıştı: "Şimdi yeni aşk acıları yaşamakla meşgulüm. Yani hayatım gayet normal..."
Bu eski sevgili meselesinden içinizde 'ukde' kıvamında parçalar kalmışsa, bir türlü hayatınızdan gereken performansı alamazsınız. Ne kadar yırtınırsanız yırtının mutlu olamazsınız, her duygusal şarkıdan göz nemi kaparsınız, zayıflayamazsınız, şişmanlayamazsınız, hayatınız tatsız tuzsuz bir diyet bisküvisine dönmüştür artık (kepekli-lifli). Meşhur insanların işleri bizden çok daha zor. Evet çok güzeller, çok zenginler ve herkes peşlerinde koşuyor... Ama tüm hayatlarını kameralar ve dolayısıyla bizlerin önünde yaşıyorlar. Öksürseler, 'Pazar vole'sinde 5 dakikalık bir kısa belgesel film şeklinde görüveriyoruz. Sevgililerine 'küstüm' kaprisi yapmaları bir hafta boyunca tüm gazete ve televizyonlarda bu şakanın, kaka oluşuna dönüyor. Tamam onların da dünyasında saçma sapan işler var. Özellikle sevgili değiştirme dönemi geldiğinde ortalık sağlam karışıyor.
DÜĞÜN GÜNÜ SESİ ÇOK İYİYDİ Ama magazin dünyasının başyapıtlarından biri sayılan Demet Akalın-İbrahim Kutluay-Demet Şener ilişkisi, geçtiğimiz cuma telli duvaklı bir törenle sona erdi. Bu uzun koşuda ipi göğüsleyen isim Demet Şener oldu. Galiba ben de vara yoğa akut şekilde terk edildiğim için hep terk edilenden yana oluyor kalbim. Bu yüzden geçen cuma Demet Akalın'ı aradım elimde olmayarak. Allah kalbimi biliyor ya cep telefonu kapalıdır ve kendini dinlenmeye çekmiştir diye düşünüyordum. İki defa çaldı ve telefonumu açtı. Dahası aynı gün Bebek Kahvesi'nde buluşmayı bile kabul etti. Sesi de gayet iyi geliyordu. Oysa ben onu tam nikah kıyılırken orkestrası ile birlikte salona dalıp, kısa bir soundcheck'in ardından 'Nikahına beni çağır sevgilim'i söylerken hayal ediyordum.
HAYATIM YENİDEN NORMALE DÖNDÜ Veya gelin arabasının üstüne küçük bir çakı ile iyi niyetlerini de yazabilirdi. İşte araştırmacı gazeteci kılığına girip Bebek'te Demet Akalın'ı beklerken böyle kadınsı hain planlar içinde gördüm kendimi.. Ancak Demet geldiğinde tüm bu planlarımın saçma olduğunu gördüm. Kızımız gayet süslü püslü ve en önemlisi güleryüzlüyü. -Canın yanıyor mu? -Vallahi yanmıyor. Ayrılalı 4 yıl oldu. Evet ilk iki yıl çok zor geçti ama şimdi çok iyiyim. Yeni aşklar ve aşk acıları yaşamakla meşgulüm. Yani hayatım normale döndü... Böyle şeyleri ne kadar söylese de insan nikah ile ilgili hafif bir gönül kırıklığı arıyor kuytularda, köşelerde. Ama onun artık konu ile pek bir ilgisi kalmamış. Dava düşmüş, konu kapanmış. Demet artık albümleri de kendisi gibi popüler olan başarılı bir kadın. Bugün de Roma'ya yeni bir videoklip çekmeye gidiyor.
İBRAHİM'DEN SONRA DAHA AĞIRINI YAŞAMIŞ Bu arada Demet Akalın gerçek bir zayıflık tutkunu. Özellikle son üç yıldır kilosuna aşırı özen gösteriyormuş. Ve neredeyse hiçbir şey yemiyormuş. Bunu hemen test ettim. Fotoğraf çekimi sırasında gelen simitten hemen ben iki ısırık attım. Ama o sadece dişlerini sürttü. Hatta ben öyle bir uzatmışım ki az daha kızın dişlerini kırıyordum. Doğal olarak İbrahim konusundan Demet'e de fenalık gelmiş. O zaman bazı konulara kalbi çok kırılmış. Ama bunlarla yaşamayı öğrenmiş. Üstelik İbrahim'den sonra belki daha ağır izler bırakan sevgilileri de olmuş. Perşembe gecesi magazin programlarının birinde onu Alişan ile gördüm. Hemen de sordum. 'Yook bee' bakışı attı. Alişan çok komik biriymiş ve Demet'i çok güldürüyormuş.
BU KADIN AŞIK OLMAYI ÇOK SEVİYOR Ayrıca kızımız Bodrum'da neredeyse üçüncü derece yanmış. Artık Demet Akalın'dan çok, Türkiye'nin ilk kadın baca temizleyicisi gibi görünüyor. Yüzünde tek gram makyaj olmadığını ise özellikle belirtti. Arada 'Aşkın açamadığı kapı...'yı söyledik beraber. Albümüne şarkıları kendisi seçiyormuş. Şimdiden bir yıl sonra yapacağı albümün sıkıntısı içini sarmış. Aşkı, aşık olmayı çok seviyor. İlişkilerine melankolik olmaktansa manyak aşık olmayı tercih ediyor. Kapanan telefonlar, en küçük kavgada ortadan kaybolmalar ve gerginlikler tam ona göre. Çünkü acı çekmeyi seviyor. Sahilde yürümek üzere ayağa kalktığımızda "Senin boyun da ne kadar uzunmuş" dedi. "Tamam dedim şimdi de yüzün ne kadar güzelmiş diyeceksin!" güldü... Ben de içimden acaba 'Yüksek yüksek tepelere ev kurmasınlar'ı mı söylesem diye geçirdim. Ama sonra kıyamadım. Zaten içi yanıyorsa bunu saklayacak kadar yürekli olmayı öğrenmiştir başına gelenlerin ardından...
|