|
 |
 |
 |
|
|
Londra'dan...
Perşembe akşamı İngiltere'ye ayak bastığımızda seçim sandıkları henüz kapanmamıştı. Doğrusu çok da rutin bir Londra akşamı ile rastlaşmayacağımı düşünüyordum. En azından gözle görülür bir heyecana tanıklık edeceğimi sanıyordum. Hiçbiri olmadı. Kent sakindi... Sokaklarda görülmeyen seçim heyecanı gece başlarken televizyon kanallarında kendini gösterdi. Gece ile günün ayrılık vakti geldiği bir sırada Tony Blair'in İngiltere'nin kuzeyindeki seçim bölgesinde seçim mazbatasını alırken gördüm. Tabii Irak konusunun sırtında nasıl bir kambur oluşturduğunu da... Başbakanın seçim bölgesinden bağımsız aday olan ve oğlu Irak'ta öldürülen Reg Keys dört bine yakın oy almıştı... Aşağı yukarı kullanılan oyların yüzde onunu... Seçim sonuçları açıklandığında, Reg Keys Irak'ta ölen seksen sekiz İngiliz askerini gündeme getirdi ve başbakanın 'özür dileyeceğini' sandığını söyledi... Tony Blair bu konuşmayı dinlerken sıkıntılı ve suskundu.
Irak politikası nedeniyle destek kaybeden Blair, ekonomik ve sosyal politikaları sayesinde İşçi Partisi'ne tarihinde ilk kez üst üste üç seçim kazandırdı. Bir önceki yazıda da söylediğim gibi parti içi ve dışı muhaliflerince hırpalanmaya devam edilen Tony Blair'in ekonomik uygulamaları çok önem taşıyor ve daha yakından incelenmeyi hak ediyor. Blair, modern toplumların baş sorunu olan işsizlik konusunda çok başarılı olmuş gözüküyor. Düşünün ki işsizlik 1993'te İngiltere'de yüzde on iken bugün yüzde 4.6'ya düşmüş bulunuyor. Gözlemciler bu başarıyı Blair'in işsizlik üreten temel sorunlara yönelmesine bağlıyor. Büyüme sırasında, işe adam alma yerine dönüşen ekonomik yapıya uyumlu bir işgücünü yaratmayı daha öne çıkarmış. Bu ağır toplumsal sorunla derin ve vadeli bir hesaplaşmaya girmekten kaçınmamış... İngiltere'de 15 ile 64 yaş arasındaki iş gücünün yüzde 76'sının bu nedenle işi var...
Blair ekonomiyi hale yola koyar koymaz İngilizlerin en temel endişe kaynağı olan sağlık sorununa el atmış. 1999'dan başlayarak sağlık bütçesi her yıl yüzde on oranında artmış. Aynı şekilde 2008'e kadar da artmaya devam edecek. Sağlık gibi eğitimde de büyük gayret sarf edilmiş. On bir yaş kuşağındaki çocukların ana dillerini ve matematiğe hakimiyetlerini artırma hedefi sonuç vermiş. Asıl önemlisi üniversitelerde gelecek yıl başlayacak reform. Yeni çağın eğitim kalıpları şimdiden dökülmüş... Bu konu başlı başına bir koca dosya...
İngiltere'de Blair'in en çok özen gösterdiği kesimlerden biri de emekliler. Her dört emekliden biri, yoksulluk sınırında yaşamakta... Ancak bu sorunun çözümü hep gecikmiş... Şimdi ilk ele alınacak konu bu... Öncelikle de emeklilere ödenen para artıyor. İşsizlik, sağlık, eğitim, emekliler... 'Üçüncü Yol' kendi kimliğini pekiştirmeye devam ediyor... Tabii yeni hükümet kamu hizmetlerini daha nitelikli hale getirmeyi de temel hedefleri arasına almış. Yeni dönemin bu doğrultudaki ilk hamlesini demiryollarında yapması bekleniyor... Hükümet İngiltere'nin gelişmişlik düzeyine uygun görmediği demiryollarını ele alacak. Bu konu başlıkları zaten başarının ipuçlarını da işaret etmekte...
İngiltere çağın kendinden istediği temel dönüşümleri Margaret Thatcher zamanından beri yapıyor... Blair de bu süreci toplumsal duyarlılığı daha yüksek bir yaklaşımla devam ettirmiş... Devam da ettiriyor... İngiltere'de refah toplumunun sakinliği var... Siyasal rekabetin tahterevallisi, Londra baharını etkilemiyor. Seçimi izlemeye ve İngiltere'de yaşayan insanlarımızla İşthar Restoran'da yarenlik yapmaya gittim ama gündelik hayatın huzurlu sükuneti hepsini bir şalla örttü. Sokaklara yansıyacağını düşündüğüm seçim heyecanını izlemeye gittiğim Londra'dan aklımda Oxford Street'deki büyük mağazalardan birinin vitrinindeki bir pörsüyen bir gerilen balondan üretilmiş kadın memeleri kaldı...
|
|
 |
|
|
|
|
|
 |
|