 |  |
Demokrasi polenleri
Kralından emirine, sultanından yaşam boyu koltukta kalmaya azimli başkanına kadar, Ortadoğu'nun tüm liderleri bu ilkbahar hapşırık nöbetine tutulacaklar. Çünkü "alerji" duydukları demokrasi polenleri bölgeyi istila etmek üzere. İran Cumhurbaşkanı Hatemi bile "Bölgede bir ilkbahar havası görüyorum" dediğine göre, gerisini siz düşünün, Gerçekten de "Arap dünyası yol ayrımına geldi." Hayır bu cümle bizim değil, Birleşmiş Milletler Kalkınma Örgütü'nün (Kemal Derviş'in başkan adayları arasında gösterildiği kuruluş) raporundan aldık. Geçen hafta Amman'da açıklanan ve Türkiye'de nedense pek yankı bulmayan raporun önemi, "İçeriden derlenmiş gözlemler"den oluşması. Yani, bağımsız Arap aydınları ve akademisyenlerince hazırlanması. 248 sayfalık raporda bakın Arap dünyasının nasıl bir tablosu çiziliyor: "İster krallar olsun, ister askeri diktatörler, isterse rakipsiz seçilmiş başkanlar; Arap ülkelerinde iktidarın bir kişide toplanması, devleti, her türlü toplumsal birikimi ve oluşumu yutan kara deliğe dönüştürdü. Kurumsallaşmış yolsuzluk, tümüyle bağımlı yargı ve denetim altındaki basın bu kara deliği daha da güçlendiriyor.
Ya reform ya da Bölge ülkelerinin tümünün ivedilikle, hatta derhal almaları gereken dört önlem var: Düşünce, ifade ve örgütlenme özgürlüğüne tam saygı gösterilmesi, azınlıklara ayrımcılığa son verilmesi, yargı bağımsızlığının güvence altına alınması ve bölgede süreklilik kazanmış olan sıkıyönetim veya olağanüstü hal yasalarının yürürlükten kaldırılması." Yoksa?.. Raporda bu soruya da net yanıt veriliyor: "Tüm Arap ülkelerinde kaotik isyanların ve silahlı şiddet olaylarının patlak vermesi tehlikesi bulunuyor." Sorunun Arap liderler için can alıcı noktası bu: Demokratik dönüşümü ya içten gerçekleştirecekler, ya dış dayatmalar sonucu kabullenecekler ya da kaos ortamına gömülecekler. Yine aynı raporda, bu üçüncü olasılığın "Çok yıkıcı" sonuçlar getirebileceği, ayrıca şiddetle doğacak yeni rejimlerin demokratik olacağı garantisinin bulunmadığı belirtiliyor. Özetle Arap liderleri "İthal malı" demokrasiye razı değillerse ki olmamaları gerekirkendi koşulları ve gerçekleriyle uyumlu reform paketlerini hayata geçirmek ve iktidarı paylaşma zamanının geldiğini kabullenmek zorundalar.
Yeni Helsinki süreci Bunun bir yolu, son zamanlarda birçok Arap aydınının savunduğu gibi, ABD'nin o ünlü Genişletilmiş Ortadoğu Projesi'ni içselleştirmek olabilir. Tabii daha özgün öneriler de çıkıyor. Arap Birliği'nin ikinci AGİT'e, yani Arap Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı'na dönüştürülmesi gibi. Bir başka deyişle, Helsinki sürecinin benzerinin Arap dünyasında başlatılması. Şurası kesin: Arap liderler hangi stratejiyi seçerlerse seçsinler, harekete geçmek için fazla zamanları kalmadı. Zira "Güvenlik ve istikrarın ancak özgürlüğün yayılmasına bağlı olduğunu anladık" diyen Başkan Bush'un sabrı tükeniyor. Daha iki gün önce Papa'nın cenaze töreninden dönerken yeni bir uyarı gönderdi: "Onları demokrasi ve reformlara yüreklendirmek için baskı yapmaya devam edeceğim. Çünkü teröristleri yenmek için en yüce strateji bu." Sadece Bush'un değil; Arap toplumlarının da sabrı azalıyor. Üstelik diktatörlerin bile engelleyemeyecekleri çok güçlü bir silah keşfettiler: SMS. Kısa Mesaj Servisi. Bir mesaj trafiğiyle Beyrut'ta bir milyon kişi meydanlarda toplandı. Yine bir mesaj trafiğiyle Suudi Arabistan'daki o ilkbölgesel seçimlerde Riyad'daki sarayı sarsan katılım sağlandı. Yarın yine bir mesaj trafiğiyle... Ortadoğu'da bu bahar çok şenlikli geçecek...
|