Para, para, para
Mısır'da tatil yaptığımı duyan arkadaşlarım iki şeyi çok merak etmişler.. Biri Mısır'ı beğenip beğenmediğimi, ikincisi turdan memnun kalıp kalmadığımı.. Mısır'ı beğendim, turu da.. Özellikle Luxor, Aswan ve Karnak'taki tapınaklara hayran kaldım.. Ebu Simbel ise başlı başına müthiş bir yerdi.. İnsanlık tarihinin bundan 5 bin yıl öncesinde nerelerde olduğunu gösteren inanılmaz yerleri gezdim.. Kahire Müzesi'nde sergilenen Tutankamon'un hazineleri, firavunların mumyaları çok etkileyiciydi.. Gelelim Mısır'ın sembolü piramitlere.. Dışarıdan bakıldığında çok heybetli.. Özellikle ilk gördüğünüzde tüyleriniz ürperiyor .. Eyfel Kulesi yakın tarihin dev bir yapısı.. Ama o kadar yıl önce o kadar taşı hangi bilgiyle hangi matematiksel ve fiziksel formüllerle üst üste koydukları ve böylesine görkemli bir yapı oluşturduklarına akıl sır erdiremiyorsunuz.. Kahire'nin hemen yanındaki Giza piramitlerinden Keops ve Kefren'in içine girebiliyorsunuz.. Ama piramitlerin içinde fazla bir şey yok.. Çok dar bir geçitten geçiyorsunuz ve nefes almakta zorlananlar için tavsiye edeceğim bir yer değil..
 Ve 5 bin yıl sonrası.. Gezimizin son akşam yemeğini Kahire'de Nil üstünde son derece lüks bir gemide yedik.. Giriş kapısına doğru ilerliyoruz.. Eşim biraz arkada kaldı.. Hemen arkamdan bir Koreli ve bir Amerikalı geliyor.. Koreli binbaşı.. Türkiye'ye Türkçe öğrenmek için gönderilmiş 10 Koreli askerden biri.. İki aile Mısır'a gezmeye gelmişler.. 6 ay içinde oldukça iyi Türkçe öğrenmişler.. Amerikalı Ankara'da yaşıyor.. Eşi İngiltere Konsolosluğu'nda çalışan bir Türk bayan.. Ve bir Koreli'yle, bir Amerikalı Mısır'da Türkçe konuşarak anlaşıyorlar.. Mısırlı rehberimizin eşi Slovak'mış.. Türk rehberimizin eşi ise Fransız .. Grupta 50 yaşını biraz aşmış (eğer aşmamışlarsa çok özür diliyorum) iki hanımefendi vardı.. Birinin kızı Stockholm'de yaşıyor, eşi İsveçli.. Diğerinin iki kızı da Amerika'da yaşıyormuş.. İstanbul'dan kalkıp Mısır'a giderken bir şeyi fark ediyor insan.. İnsanlar arasındaki diyalog arttıkça dil, din, ırk ayrımının yavaş yavaş ortadan kalktığını.. Ve bir şeyi daha fark ediyor tabii. Uçakla 2 saat sürüyor Kahire.. Oysa 2 saatte Bakırköy'den Bostancı'ya gidemiyorsunuz İstanbul'da.. Politikacılar ve trafik ortalığı karıştırıyor.. Ama onlara rağmen köprüler kurulmaya devam ediyor.. Korelisi, Amerikalısı, İsveçlisi, Mısırlısı, Türk'ü, bir şeyi fark ediyor yavaş yavaş.. Irk, dil, din ayrımıyla bir yere varılmıyor.. İyi insan, kötü insan var artık.. İyi kalp, kötü kalp... Gerisi para, para, para..
|