  |
|
En yakınların ihaneti...
Kaldığı evin bodrum katında öldürüldü... En yakınındaki korumasının silahından " yanlışlıkla" çıkan ateş sonucu... Haberi okuyunca acı acı gülümsedim... "Yakın korumanın silahından 'yanlışlıkla' çıkan ateş sonucu..." diye açıklamışlar Aslan Mashadov'un öldürülmesini... Oysa Moskova başına 10 milyon dolar ödül koymuştu... Yanlışlıkla ateş açan o yakın koruma 10 milyon doları aldı mı acaba?.. En merak ettiğim konu bu... İnsanlar ve en yakınındakiler... En yakındakilerin, ihanetleri... Aslında dünyanın en gaddar diktatörü Saddam, yerin dibinden çıkarılırken de aklıma aynı soru geldi... "En yakınındaki mi ihbar etmişti?.." Uday ile Kusay'ın amcalarının oğullarının evinde delik deşik edilmelerinin ardındaki sır perdesi aralanmıştı... Onlara evlerini açan amcaoğulları bizzat, Uday ile Kusay'ın kendi evlerinde saklandıklarını ihbar etmişti... Amerika'nın Saddam ve oğullarının başı için koyduğu yüz milyon doları almışlar mıydı acaba?.. En yakınlarının " kesilen başları" karşılığı aldıkları on milyonlarca dolarla şimdi nerede ve nasıl yaşamaktaydılar?.. Londra'da mı?.. Paris'te mi?.. Yoksa İsviçre'de Leman Gölü'nün kenarında, kuş uçmaz kervan geçmez bir malikânede mi?.. Estetik ameliyatla yüzlerini değiştirmişler miydi acaba?.. Her an yakalanıp intikamın alınması korkusu yaşıyorlar mıydı?.. Geçmiş akıllarına geliyor muydu? Geceleri kâbus görüp, sırılsıklam terlemiş olarak uyanıveriyorlar mıydı?.. Ve en önemlisi hiç vicdan azabı duyarlar mıydı acaba?.. Aslan Mashadov, Saddam, Uday, Kusay ve hatta Sezar... Bu insanların biri, Roma İmparatorluğu'nun unutulmaz hükümdarı, diğeri Çeçenistan'ın ünlü direnişçi lideri, ötekiler ise, dünyaya yüz karası olarak gösterilen, diktatör ve çocuklarıydı... Ama hepsinin bir ortak noktası vardı... En yakınlarındakiler tarafından ihanete uğramışlardı... Dünya için, bazıları iyi, bazıları kötüydü... Fakat her halükârda yakınları için, iyiydiler...
 Sezar, dostları "gitme" dediği halde bir 15 Mart günü, Roma'daki eski senato binasına gitti... Binanın önünde, önce arkadan, sonra önden, sonra her taraftan bıçaklanmaya başlandı... Tam 23 bıçak darbesi yedi vücuduna... Ama tarihe o bıçak darbelerinden sadece biri geçti... Yeğeni Brütüs'ün öldürücü bıçak darbesi... Sezar döndü... Brütüs'ün de kendisini bıçakladığını gördü... "Sen de mi Brütüs..." dedi ve son cümlesi döküldü ağzından: "Öyleyse öl Sezar!.." Nasıl bir şey acaba en yakınına ihanet edip onu öldürtmek ?.. Hatta öldürmek?.. Ölümden önceki o an o ihanet sahnesi, dondurulsa ve ölecek olana sorulsa, " ihanet edene ne diyecektir acaba?.." Ya Brütüs'ler... Daha sonraları nasıl yaşamaktadırlar acaba?.. Londra'nın veya Leman Gölü'nün uzak bir malikânesinde, hiç gece ter basarak uyanırlar mı ki? Kim bilir?.. Görünmüyorlar ki?..
|