Ertesi gün..
Önceki gün bu köşede yazılan yazının başlığı "O sabah"tı. Hiçbirimizin, hiçbir zaman yaşamak istemeyeceği bir sabah. Gece görülen ve kanter içinde uyanılan bir karabasan; gelecek zamanlarda dahi yeri olması istenmeyecek, beklenmeyecek "sanal" bir zamandı. Bu ülkenin gelmiş-geçmiş -ve belki gelecekte de- en sevilen "şarkıcı"sının, aslında "sonsuz"lukla çoktan buluşmuş olduğunu bugünden kanıtlayan "sarsıcı" bir kalem oynatmasıydı. Öyle de oldu. Amacına ulaştı yazı. Sarstı okuyanları. "O"nunla bir hayatı farkında olmadan ve onca gaile içinde, çok da düşünmeden paylaşıp giderken... Kıymetini bildirdi hepimize onunla birlikte yaşanan zamanın.. "O"nu, kendi hayatlarımızda; bir an bile, bir yazının ömrü kadar bile "yok sayma"nın ne denli "acı verici" olduğu görüldü sanal bir karabasanın satırlarında. Dahası... Kendisi gördü... ( Zeki Müren mesela, Barış Manço örneğin; görememişler, tahmin dahi edememişlerdi arkalarından yaşananları, ne fayda!) Şimdi söyleyebiliriz artık: Aslında, yazının ilhamını kendisi vermişti yıllar önceki bir söyleşisinde... Bazen "kendi ölümü"nü düşünüp sarsılarak, hıçkırıklarla ağladığını anlatmıştı. Şimdi, başkaları da sarsılıp ağladı belki hıçkırarak... Gördün mü; "aşkın, ayrılıkların, tarifsiz kederlerin ve misilsiz saadetlerin şarkıcısı", bize ettiğini gördün mü?
 "O sabah" diye başlayan yazının "Ertesi gün"ü neler olacağını az çok biliyorduk. İki bölümlü bir yazıydı zaten önceden tasarlanmış. O sabahın ertesi günü de vardı. Bir "Bahane"yle, ne dualar aldığını; ömrüne ömür katıldığını duydun mu "sevgili" arkadaşım? Bildin mi? Sen çok yaşa e mi? Bizse... İki binli yılların kuşkusuz ilk büyük aşk şarkısının nağmelerinde "Perişanız şimdi!"
Gelelim size... Gelelim bize, evet... İki bölümlük bu yazı "o"nun için yazılmamıştı yalnızca... Biraz da düşündürmek içindi "sonra"sını herkese. "O gün" ne olacaksa, "bugün" yaptıklarınız yüzünden olacaktı. Ya da yapmadıklarınız... O gün aklınızın bir köşesinde dursun öylece... Her birinize, bir gazetenin köşesinden yazıp hatırlatan olmayabilir. "İhtiras" larınızın "fren"ine basıp; "iyi"liklerin "gaz" pedalına yüklenin şimdiden. Unutmayın ki.. "Yaşamak dediğin üç-beş kısa mutlu andan ibaret Sahibi değilsin, bu beden geçici bir süre emanet" Söz-Müzik: Sezen Aksu
|