 |  |
Bir buzdolabının anatomisi
Buzdolabımızın kapılarını Günaydın'a açınca vatandaş gıda yardımında bulunmak için seferber oldu. Efendim ıskalayanlar için söylemekte fayda var, geçen pazar Ayşe Özyılmazel'i evimize konuk ettik. Güya bendenizle röportaj yapacaktı. Ahkâm kesip büyük cümleler kurup prim yapacaktık. Oysa Ayşe buzdolabıma benden daha çok ilgi gösterdi. Okurlar buzdolabımdaki üç beş parça ürünün hikayesini merak etmiş. Bir adet doğranmış domates konservesi, bir adet limon, bir adet üçgen peynir (domatesli) ve bir adet enerji içeceği ve de birkaç şişe litrelik gazı kaçmış kola... Ha bir adet de yumurta... İlk arayan valide oldu. "Utanmıyor musun? Benden böyle mi gördün?" Tabii ki böyle görmedim, onun için buzdolabım bu halde. R-e-a-k-s-i-y-o-n! Validenin buzdolabı tıka basa doludur. Kapıyı açmaya korkarsınız mallar dışarı dökülür diye.. Savaş çıksa, iki yıl boyunca Forutan ailesi sorunsuz beslenir. Ama aradığınızı bulmak için önden bir keşif kolu falan göndermek gerek. Hayatım boyunca ilk hamlede aradığımı bulabilmiş değilim. Bir gün peder kenara çekti ve çok ciddi bir soru sordu: "Büyüyünce ne yapmak istersin?" "Buzdolabında aradığımı bulmak isterim." "Senin önün açık evlat..." Yıllar sonra ferah, minimal bir dolabım var ve babamın istediği bir evlat oldum. Gelelim ürünlerin hikâyelerine: Doğranmış domates konservesi: Efendim geçenlerde televizyonda bir yemek programı vardı. Yirmi dakikada kolay ve güzel yemeklerin tarifleri veriliyordu. Güzel bir makarna tarifi verildi. Ben de kızışıp havaya girdim. Ama gelin görün ki İtalyan şefin önerdiği temel malzemeleri bulmada sorun çektim. Adını duymadığım peynir çeşidi, yeşillikler falan.. Sonuçta bekar makarnasına döndü iş. Domates konservesi onun içindi. Limon: Hastalandığımda iki adet aldırmıştım. Sıcak suda aspirin eritip, limon suyuyla bir kokteyl hazırladım. Git eczaneden hazırını al diyecek olursanız verecek cevabım olmaz. Üçgen peynir: İtalyan şefin önerdiği peynire en yakın kıvamdaki oydu. Tavsiye etmiyorum, ağır oluyor, yangın çıkıyor! Enerji içeceği: Votkayla karıştırıp konuklarıma sunuyorum. Yumurta: Uzun bir süre önce menemen yapmak için almıştım. Üçünü kullandım, biri hâlâ duruyor. Zararı yok. Alıştık birbirimize. Dolabın kültürünü ve tavrını göstermesi açısından kalmasını istiyorum. Kolalar: Hararet katsayısı yüksek gıdaların sebebiyet verdiği ateşi söndürmek için. Sanırım her şey açıklığa kavuştu. Bana acıyanlar, gönüllü olarak yemek yapmak isteyenler sözüm sizedir. Bu bir sefalet hikayesi değil. Bu bir tercih. Geçmişi eski yıllara dayanan, zamanla mükemmelleşen bir tercih.
|