 |  |
  |
|
Akıl kirlenmesi en büyük tehdidimizdir
Doğayı nasıl "Çevre Kirlenmesi" tehdit ediyorsa, siyaset ve düşünce ortamını da "Akıl Kirlenmesi" tehdit ediyor. Örnekler verelim. Diyelim ki, Irak konusunda kendinizce değerlendirmeler yapıyor, algılamalarınızı yorumlarınıza yansıtıyorsunuz. Eğer sizin yorumlarınız, gelişmeleri farklı algılayanların yorumlarına uymuyorsa, gündeme hemen "Amerikan ajanı" veya "Pentagon sözcüsü" gibi suçlamalar geliyor. Diyelim ki "Her şey şeffaf olmalı. Latife Hanım'ın mektuplarına sansür uygulanmamalı" diyorsunuz. Hemen, "İslamcı basın Atatürk'ü yıpratmak için Latife Hanım'a sarıldı" şeklindeki suçlamalar geliyor. Diyelim ki, Avrupa Birliği ile müzakerelerin aksaksız başlaması için gerekenlerin gecikmeden yapılmasını öneriyorsunuz. Buna karşı, "Kıbrıs'ı mı verelim? Ver-kurtulculuk politika olamaz" deniliyor. Ermeni meselesinin sadece tarihçiler tarafından çözümlenemeyeceğini ve bu konuda bir güncel politika oluşturulması gerektiğini vurguluyorsunuz. Cevap olarak "Ama onlar da bizi kesmişti" içerikli cevaplar çıkıyor. Sanki Türkiye'nin düşünce hayatı, "Derin YÖK"ün kontrolü altında. Bu YÖK'te sağ-sol, laikçi-İslamcı ayrımı yok. Herkesin aynı düşünmesini amaçlayan bir yapı. Belirli noktalarda ulusalcılarla İslamcılar ve solcular aynı safta yer alıyor. Akıl kirlenmesinin sizi de kirletmemesi için izlemeniz gereken tek yol, çoğunluktan farklı düşündüğünüz zaman susmak oluyor. Bu şimdiye kadar böyle gelmiş olabilir ama, aynen devam etmesi mümkün mü? Hem "Türkiye'de Türk-Kürt ayrımı yok" diyeceksiniz. Hem "Kıbrıs'taki Türklerin Rum çoğunluğu tarafından yok sayılmasına izin vermeyiz" deyip, KKTC'nin varlığını sürdürmek için çaba harcayacaksınız. Hem de Türkiye'nin Irak politikasını, sadece Iraklı Kürtleri tehdit olarak algılamak üzerine kuracaksınız. Irak'ın geleceğine dönük çıkarlarınız, neredeyse Zarkavi'nin başarılı olmasına endekslenecek. Ekonominizi, güvenlik sisteminizi, ittifaklarınızı Türk-Amerikan ortaklığı zeminine oturtacaksınız. Ve aynı anda anti-Amerikanizmi, resmi ve toplumsal bilincinizin temel öğesi haline getireceksiniz. İnanılmaz bir "Akıl Kirlenmesi" bu. Irak'taki Türkmenlere veya Kıbrıs'taki Türklere karşı müthiş bir sevgi seli akıtılmakta. Ama Türkiye'deki Türkler, birbirlerinin varlığına da, farklı düşüncelerine de tahammül edememekte. Hem İslam'ı laik devletin, hem de Hıristiyanlığı ulusal bütünlüğün tehdidi olarak görmeniz gerekiyor. Kalkınmanız için gerekli olan şey "Sermaye".. Bunu biliyorsunuz. Ama yabancı sermayeye de, yerli sermayeye de bir çeşit düşman olmanız gerekiyor. "Özelleştirme yapalım" diye yola çıkıp, eskisinden daha koyu devletçi yeni bürokratik yapılar oluşturmayı hüner sayıyorsunuz. 21'inci yüzyıla, bütün sosyo-politik safralarınızı, saplantılarınızı, ürküntülerinizi ve nefretlerinizi taşıyarak girmişsiniz. "Ya bu yüzyılı da geçen yüzyıl gibi ziyan edersek" diye hiç ürkmüyorsunuz. Bu akıl kirlenmesi değil midir?
|