  |
|
Onur değil, akıl sorunu
Biz, toplum olarak Avrupa medeniyetini oluşturan değerler bütününe talibiz. Bu yönde Cumhuriyet öncesinde başlayıp Atatürk ile kesin hedef haline getirilen bu yürüyüşümüzde geldiğimiz yer AB'ye girmek olarak şekilleniyor. AB'ye girmeyen, ama Avrupa medeniyetinin tüm değerlerine sahip olan İsviçre ve Norveç gibi ülkelerle aynı durumda değiliz. Bu nedenle bizim bu yönde ilerlerken hedefimizin aldığı yeni biçim olan AB'ye girmemeyi seçme şansımız yok. O nedenle bu birliğin, "Batı medeniyeti"ne ait değerlerin yeniden biçimlenmesi doğrultusunda oluşturulan kriterlerine, tüm üyeler gibi uymak zorunda olduğumuzu iyi algılamamız gerekiyor. Yani bizim, bu medeniyetin standartlarına uyup uymadığımızın onlar tarafından kontrol edileceğini de kabul etmemiz gerekiyor. Bunun bağımsızlığımıza veya iç işlerimize müdahale gibi algılanması, bizim girmek istediğimiz yer, olmak istediğimiz durum ile bulunduğumuz yerin oluşturduğu bakış açısı farkından doğuyor. Unutulmaması gereken, esas hedefimiz AB'ye değil Avrupa'da şekillenen Batı medeniyetine dahil olmaktır. AB'yi, Batı medeniyetinin bir çeşit yeniden organize edilmiş biçimi diye değerlendirsek kendi kurucularının bile ortak para, ortak anayasa gibi tartışarak kabul ettikleri değerlerin tarafımızdan çok daha zor kabul edilebilir olmasını yadırgamadan, mevcut güçlüklerin üstesinden gelmeye çalışmalıyız. Bulunduğumuz yer olarak pek çok şeyin "onurumuz"a dokunduğu bugünkü durumumuzda, AB'ye girme şartlarındaki kavramsal çatışmaları bence onur sorunu haline getirmek yerine akıl sorunu halinde ele almalıyız. SEVGİ ÖZKAN (Sosyolog) - İSTANBUL
|