 |  |
Çöple başladık
Yarın sadece Türkiye'nin utanç kaynağı sıfırlardan kurtulmuş yeni banknotlarla değil, Avrupa Birliği'nin günlük yaşama olumlu etkilerinden biriyle de tanışacağız: Atık türüne göre farklı çöp torbaları. Çevre ve Orman Bakanlığı'nın geçen 30 Temmuz'da Resmi Gazete'de yayınlanan, ancak AB uyum paketlerinin peş peşe açıldığı o günlerin heyecanlı ortamında kamuoyunun pek ilgi gösteremediği Ambalaj ve Atık Kontrolü Yönetmeliği yarın yürürlüğe giriyor. AB'nin bu konudaki mevzuatıyla birebir örtüşen yönetmelik, hem çevre kirliliğinin azaltılmasını, hem de katı atıkların dönüştürülerek ekonomiye kazandırılmasını amaçlıyor. Buna göre, ilk aşamada 4 pilot ilde (İstanbul, Ankara, İzmir ve Bursa) gerek evlerde, gerekse işyerlerinde tüm çöpler artık tek kutu ya da torbaya atılamayacak. Kağıtkarton, cam, plastikpet ve metal gibi geri kazanılabilir atıklar mavi renk bir torbaya konacak. Bu torbalar evlerden bu iş ya da hizmet için özel olarak kurulmuş şirketlerce toplanacak. Böylece Almanya'da çalışan vatandaşlarımızın "Bizim oralarda her şey düzenli, disiplinlidir. Çöplerimizi bile farklı torbalara koymak zorundayız. Yoksa belediye görevlileri hem torbayı almaz, hem de ceza keser" türünden öyküleri ya da "Uygarlık dersleri" karşısında eziklik duymaktan nihayet kurtulacağız.
Yeşiller'in büyük hizmeti Ama bir noktada haklılar: Bu konuda öncülüğü Almanya yaptı. Yeşiller Partisi sayesinde. 1980'lerin ortalarında çeşitli eyaletlerin hükümetlerine koalisyon ortağı olarak girmeye başlayınca, ilk işlerinden biri atık sorununa çözüm aramak oldu. Buldular da. Örneğin Frankfurt Belediye Başkan Yardımcısı ve Yeşiller'in önde gelen isimlerinden Tom Königs, 1990'ların sonuna doğru partisinin icraatlarını anlatırken ilk sırada bu hizmeti saydı: "Plastik için sarı, kağıt ve karton için mavi, çürüyebilir çöpler için yeşil... Her atık için ayrı renk torba uygulaması getirdik. Bugün Almanya'da her 10 aileden 9'u çöpleri ayırıyor. 10 yıl önce böyle şey düşünebilir miydiniz?" Yeşiller'in Almanya'ya benimsettiği sistem AB'ye esin kaynağı oldu: 20 Aralık 1994'te ambalaj ve ambalaj atıklarıyla ilgili Konsey Direktifi yayınlandı. Bu direktifte her atık türü için geri kazanım ve geri dönüşüm hedefleri sıralanıyordu. 2001'de direktif yenilendi ve hedefler daha da yukarı çekildi. Geri dönüşüm oranı cam ve plastik ambalajda yüzde 60'a çıkarıldı, kağıt ve kartonda yüzde 55'e, metal ambalajda yüzde 50'ye. Üye ülkeler en geç 2008'e kadar oranları tutturmak zorundalar. Peki Türkiye'de bu oranlar ne düzeyde? Çevre Koruma Vakfı'nın (Çevko) araştırmasına göre, Türk halkı yılda kişi başına 187 kilo çöp üretiyor. Bu da toplam 13 milyon ton evsel atık demek . Geri kazanım oranı kağıtkartonda yüzde 32, camda yüzde 36, plastikpet için 10 bin ton, polietilen ve polipropilen türü plastik atıklar için de 150200 bin ton. Pek de fena sayılmaz. Çevre ve Orman Bakanlığı geri kazanım oranlarını kademeli yükseltip, 2014'te AB düzeyini yakalamayı öngörüyor. Yarın yürürlüğe girecek yönetmelikte sıralanan bu hedefler 2005'te atığın türüne göre yüzde 2032 ile başlayacak, 2014'te hepsi için yüzde 60'a çıkacak. Gerçi belediyeler ile ilgili şirketlerin çalışmalarını tamamlamaları için yönetmelik biriki ay "anlayışlı" uygulanacak ama siz yine de bu akşam yılbaşı sofrasının ve armağanların atıklarını farklı torbalara koyarak kendinizi ve de evinizi yeni düzene alıştırmaya başlayın. Sağlıklı ve mutlu bir yıl dileğiyle...
|