  |
|
Özgür Kız'lığa özenenler dikkat!
Her şeyin bir bedeli varsa, özgür kız ayaklarının yatak döşek yatması, sürüm sürüm sürünmesi varmış. 'Şu beş aylık paşa gönlüne göre yaşa, aman kendini sokaklara at yaşam'ımın en zorlu günlerini geçirmekteyim. Yani bilirsiniz tabii her şeyin süt liman gitmeyeceğini. Misal; ayın son haftasının çile bülbülüm çile kıvamında geçeceğini, ütünün, bulaşığın, iki su yer silmenin elinizden öpeceğini... Heey hey gençlik başımızda duman tabii, sanki tüm hadise temizlik işlerinden ibaret. Annelerimiz gibi detay düşünmeyi beceremeyiz, zaten becermek de istemeyiz. Nasılsa çözüm bulunur, özgürüz ya... Tabii tabii gördük özgürlüğü... Geçen hafta dağ gibi Hıncalım Uluçum biraz hastaydı. "Kırgınlığım var" deyip duruyor, suratı sirke satıyordu. Ben de ille de öpecem yanaklarından. (Şu şapur şupur öpüşmeyi bize kim öğrettiyse, en derin sevgilerime sunmayı borç bilirim.) Hıncalım; "Kızım hastayım öpme sana da bulaşacak" diyor; "Aaa ben grip aşısı oldum bana bir şeycik olmaz şaap şuuup!" İnce ya da beli açık üstler giyiniyorum, babam; "Evv-laaa-dım belden kurander yaptırma, üşütecen" diye çığırıyor, "Offf tamam baba yaa." Neymiş bir genç kız en çok beline ve ayaklarına dikkat etmeliymiş, maazallahmış. Hani elime, gözüme, dizime de dursun, yani insan iki gram büyük sözü dinler. Nerdeee? 'Her şeyden vazgeçerim, havamdan asla' çalımlarıyla dolanırken, geçtiğimiz cuma küüüt önce boğaz yanması, ses kısılması derken halsizlik peşine nezle... Yıkıldım ve eve tıkıldım. İki gün annemlere bildirmedim. Madem yalnız yaşamayı seçtin, kendi kendini iyileştireceksin kızım. Zırt pırt başın sıkışınca "Aloo anne, aloo baba yetiş" denmez yani. Özgür kişinin mizacına aykırı. Çak ilaçları, daya vitamini, portakalı, kır arkanı yat aşağı Yattık da hak getire. Ay evde boğulurum ben. Televizyondaki gündüz kuşağı programlarını izlesem; ayaklı felaket Semra'nım bir yanda, kabak tadı verdi çiftliği ve itilmiş, kakılmış, anasından emdiği süt burnundan gelmiş kadınların sesleri diğer yanda... Tırlatmadan acil işe dönmem lazım ama halsizlik de iyice sardı bedeni. Artık Amerikan Hastanesi yolları taştan Her ne kadar danışmadaki hemşirenin "Neyiniz var?" sorusuna, salaklığın sınırlarını zorlayarak "Hastayım" dediysem de (sanki burası hastane değil). Yine de kıvırdım vaziyeti. Reçeteyi kaptım, eczaneden ilaçlarımı, manavdan meyvemi, köşedeki Köy Sofrası'ndan çorbamı aldım eve gittim. Arayanlara bomba gibiyim mesajları vererek, Avrupa Yakası izledim. Tam uyuyacağım ana! Kafamdan göbeğime kadar alerji basmış. Kızamık halt etsin. Gecenin yarısı haydaa yine acile. İğne, serum falan duırumu topladık. Şimdi evimde yatıyorum. Çok sıkıldım. Bir daha hastalanmamak için her şeyi yapacağım. Trend uğruna Zemheri Zürafası şeklinde dolanmayacağım. Buradan özgür ve genç kişilere, hatta onlara imrenen diğer genç kişilere sesleniyorum: Annelerinizin dantel örtülü dolmalı, çorbalı "Biraz daha ister misin yavrumlu" sofralarından, ilgi alakalarından Amerikan tipi self-servis yaşama transfer olmak lay lay lom değil. Sonra baş sıkışınca "anneee" diye ciyaklamak racona uygun hiç değil. Uyandırayım... Az kaldı; " Ben ettim siz etmeyin" diyeceğim yanii..
|