 |  |
Sandığın erdemi
Demokrasinin temelinde sağduyu bulunduğuna, seçmenin sandıkta duygularıyla değil mantığıyla karar verdiğine inananlar bir kez daha haklı çıktı. Fransa Sosyalist Partisi'nin AB Anayasası için kayıtlı üyeleri arasında düzenlediği referandumu "Evetçiler" kazandı. 120 bin üyeden 95 bininin katıldığı oylamada Anayasa'ya destek oranı yüzde 60'a ulaştı. Oysa kamuoyu yoklamalarında "hayır" diyenler ağır basıyordu. Fransız sosyalistlerinin iç referandumu bizi de ilgilendiriyordu. Çünkü "hayır" cephesinin başını çeken partinin iki numaralı ismi Laurent Fabius, Türkiye'nin üyeliğine karşı çıkıyor. Fabius kampanya boyunca bu görüşünü her fırsatta tekrarlamaktan kaçınmadı, bu tutumuyla sosyalistlerin AB Anayasası ile Türkiye'nin üyeliğini ilişkilendirmelerini sağlamaya çalıştı.
Korkuları azalttı Parti üyelerinin Fabius'a siyasi hayatını bitirebilecek bir şamar indirmeleri, Fransa'dan uzun zamandır gelen ilk güzel haber oldu. Hem de birçok açıdan: Öncelikle Fransa'da gelecek yıl yapılacak referandumda AB Anayasası'nın onaylanması şansı epey arttı. Sosyalistler "hayır" deseydi, kamuoyunda oluşacak havayı tersine çevirmek neredeyse imkansızlaşacaktı. O zehirli ortamda Türkiye'nin üyeliği Anayasa karşıtları için "koçbaşı" işlevini görecekti. Referandumda seçmenlerin AB Anayasası ile Türkiye'nin üyeliği arasında köprü kurmaları olasılığı zayıfladı. Bu, Cumhurbaşkanı Chirac'ın referandumda seçmenlerin Türkiye nedeniyle AB Anayasası'na "hayır" diyecekleri korkusunun azalması anlamına geliyor. Ve nihayet -kaç yıl sonra yapılacağı bilinmeyen- Türkiye'nin üyeliğiyle ilgili olası referandumda da seçmenin sağduyuyla hareket edeceğine inananlara güç verdi.
Şampiyonun sürprizi Fransa'dan söz açılmışken, yine Türkiye ile ilgili, iktidar partisi Halkçı Hareket Birliği'ni (UMP) karıştıran hoş bir gelişmeyi de anlatalım. Biliyorsunuz, üç gün önce Avrupa Parlamentosu Dış İlişkiler Komisyonu'nda, Hollandalı Hıristiyan Demokrat milletvekili Camiel Eurlings'in hazırladığı Türkiye raporu görüşülüp oylandı. Bu komisyonda UMP'den Ari Vatanen görev yapıyor. Finlandiyalı 52 yaşındaki Vatanen, 1980'lerde pistlerde ve yollarda fırtına gibi esen bir otomobil yarışçısıydı. Kupalarının sayısını kendisi bile hatırlamıyor. 1981'de dünya şampiyonu oldu, Paris- Dakar rallisini 4 kez kazandı, 10 büyük şampiyonayı birinci bitirdi. Liste uzayıp gidiyor... Pistlere veda ettikten sonra siyasete ilgi duydu, 1999'da Finlandiya Muhafazakar Parti'den Avrupa Parlamentosu'na seçildi. Bu yıl ise sürpriz bir kararla Fransa'dan adaylığını koydu. Birkaç yıl önce bu ülkeye yerleşmişti. Fransız yasaları ülkede oturan tüm AB yurttaşlarının Avrupa seçimlerinde aday olabilmelerine imkan veriyordu. Chirac'ın isteğiyle UMP listelerine girdi ve kolayca seçildi. Komisyon toplantısından önce UMP yöneticileri Vatanen'i sıkı sıkıya uyardılar; "Biz Türkiye ile imtiyazlı ortaklık kurulması yanlısıyız, ona göre davran..." Ancak Vatanen tam tersini yaptı, Türkiye ile müzakerelerde üyelik dışında hiçbir seçeneği kabul etmeyen önergeye "kabul" oyu verdi! Şimdi UMP bunun hesabını sormaya hazırlanıyor, Vatanen ise şöyle diyor: "Vicdanımın sesini dinledim. Çünkü Türkiye'nin üyeliği uygarlıklar çatışmasını önler, dünya barışına büyük hizmet eder..." Söyledik ya; seçimlerden de, referandumlardan da, oylamalardan da korkmayın. Sonunda sağduyu ağır basar...
|