  |
|
Bu işler şovla oluyormuş
Bütün inandıklarımı değiştirmeye karar verdim. Bu son fuar benim görüşlerimdeki son savunduğum kalelerimi de yerle bir etti. Otomotiv sektöründe bundan böyle otomobil markalarının bilinirliğini artırması için ne yapmaları gerektiğini bin yaşına geldikten sonra nihayet öğrendim... İnsanların dikkatini çekecek çarpıcı bir şeyler bulup ilgi odağı olmadıkça, ne yapsanız nafile... Tercihen hoş bir bayan. Ya da panayır yerlerindeki gibi 'hilkat garibesi' bir şey! Oysa ben yıllarca, fuarda otomobilin sergilenmesi gerektiğini savunmuştum. Yanılmışım. Sovyetler Birliğin'deki memur zihniyetli iletişimciler gibi hissettim kendimi... Buna iletişim dilinde 'stoper' diyorlar. Durdurup baktırır yani. Satın alma davranışını doğrudan etkilemez. Fakat farkındalık ilgi ilişki satın alma tatmin tavsiye zincirinin ilk iki halkasını atlatıverir. Bu da çok önemli iki adımdır. Sonrası Allah Kerim... Aracın özelliklerindeki üstünlük, fuar standının işlevsel ve gösterişli olması artık default. Yani fabrika çıkışı. Aracın iyi bir şanzımanın bulunması gibi bir şey. Zorunlu hareketlerden. Oysa iletişimde farklılığı artistik hareketler yaratıyor. Bir hafta daha sürecek fuardan aklımızda ne kalacak? Zorunlu hareketler mi, artistik hareketler mi? Önce tabii ki Asimo. Başbakan'nın elinden tutup ona şarkı söyleyebilen kaç kişi var Türkiye'de. Honda'ya helal olsun. Fuara damgasını vuran üç markadan biri olmayı başardı. Bu konuda ikinci marka bence Kia. Hem Carre Otis hem Emma Shaplin. Herkes onları konuşuyor. Üçüncü marka Fiat. Onda da Emilie vardı. Bu çorbada benim de tuzum var sayılır. Cenevre'de Lancia standında bizim arkadaşlar görmüş. Editörümüz Mete Tansu'yu zor almışlar stand çevresinden. Danışman arkadaşımız Ozan Özkan onlarca fotoğrafını çekmişti. Biraz eli titremiş, fluydu fotoğraflar... Ama benim için yeterliydi. İki üç yazı yazdım. "Getirin şu yaratığı, yıkılsın ortalık!" Getirdiler. Ortalık yıkıldı... Idea'ya daha fazla ilgi nasıl çekebilirlerdi?..
|