 |  |
  |
|
Bizans da, Osmanlı da bu toprağın uygarlıklarıdır..
Türkiye'nin AB üyeliğini savunan Cumhurbaşkanı Jacques Chirac, Türkiye'nin Avrupalılığını vurgulamak için "Türklerin Avrupalı olmadığını söylemenin anlamı yok, ayrıca biliyorsunuz ki hepimiz Bizans'ın çocuklarıyız" diye konuşunca, bu sözlere Fransa'da farklı, Türkiye'de farklı tepkiler seslendirildi. Örneğin Fransa Demokrasi Birliği Genel Başkanı François Bayrou'nun Türkiye'yi Avrupalı gösteren bu sözlere karşı "Chirac yurttaşlar Avrupa'sını değil, diplomatlar Avrupa'sını savunuyor" dediğini biliyoruz.. Yani Türkiye'nin AB'ye girmesine karşı olan Fransızlar için, "Türkiye Bizanslıdır" demek, Türkiye'yi övmek anlamına geliyor. Buna karşı Türkiye'deki bir bölüm "Milliyetçi" kesimler de, "Türkiye'nin Bizans çocuğu" olmasına çok öfkelendiler. "Bizim kimin çocuğu olduğumuzu tarih yazıyor" benzeri tepkiler seslendirip, onlar da Chirac'a ağızlarına geleni söylediler. Bir kavramın Doğu'da farklı, Batı'da farklı algılandığı ilk kez görülmüyor. Çocukluğumuzda okuduğumuz Abdullah Ziya Kozanoğlu imzalı tarihi romanlarda, (Mesela Türk Korsanları, Sarı Beniz, Savcı Bey, Seydi Ali Reis, vb.) Türk savaşçılar Frenklerin işlettiği meyhaneye girerlerdi. Meyhaneci "Ne emredersiniz asilzadem" deyince bizimkiler sinirlenir ve "Asilzade senin babandır" diye adamı terslerlerdi. "Bizans Çocuğu" olmaya gelince. Bizans, biliyoruz ki aynı zamanda "Doğu Roma İmparatorluğu"dur. Osmanlı İmparatorluğu, onun yerine geçmiştir. Padişah "Sultan-ı iklim-i Rum" değil midir? Bizans da Osmanlı gibi üç kıtaya hükmediyordu. Avrupa'da kuzeyde Tuna'nın, güneyde Adriyatik'in sınırladığı, Balkan ve Mora yarımadaları da Bizans'ındı. Asya'da Anadolu, Kırım, Kafkaslar, Mezopotamya, Afrika'da ise Nil deltası, Mısır, Sirte Körfezi, Bizans'ın egemenliğindeydi. Osmanlı gibi Bizans da, mutlakiyetle yönetildi. Merkeziyetçi bir bürokrasiye ve güçlü bir orduya sahipti. Bu şekilde farklı kültürlerden insanları ve üç kıtayı, bin yıla yakın (MS 395-1453) süre yönetti. Bizans'ın Osmanlı'dan farkı, çok hanedanlı bir tarihe sahip olmasıdır. Bizans'ın da yükselme ve gerileme devirleri vardır. Hukukçuları (mesela Tribonianus), ünlü komutanları (mesela Belisarius), büyük imparatorları ve engin tarihi bulunan, çağının kültür hayatına damga vurmuş bir uygarlıktır Bizans. Yeni Çağ başlarken, İstanbul, dünya kent mimarisinin (mesela Ayasofya) en seçkin örneğiydi.. Veya İmparator Justinyen (518-602) dönemindeki kodifikasyon (Codex Justinien), bugünkü Medeni Hukuk'un temelidir. Bizans üzerine yazılmış kitapları okuyacak vaktiniz yoksa, internette Bizans Araştırmaları Merkezi'nin sitesine https://www.bizans.org/) göz atabilirsiniz. Özetle Chirac'ın Türkiye'yi de içine alan "Hepimiz Bizans çocuğuyuz" sözü övgü amaçlıdır. MHP lideri Devlet Bahçeli buna, "Söylenen bu cümlenin tarihi gerçeklerle alakası yok. Türkiye Cumhuriyeti'nde yaşayan herkes büyük Türk Milleti'nin evladıdır" diye tepki gösterdi mesela. Oysa Chirac, ulusların nesebini tartışma konusu yapmayı asla amaçlamamıştı anladığımız kadarıyla. Bir kültür devamlılığından söz etmek istemişti.
|