 |  |
Laiklik ve dindarlık
Alexis de Tocqueville çok uzaklardan geliyor. Fransız İhtilali'nde üyelerinin çoğunu yitirmiş soylu bir ailenin oğlu olan bu siyasal düşünür, Batı'da 150 yıl sonra yeniden gündeme ağırlığını koydu. Hem de Atlantik'in iki yakasında birden. Bu tarafta onu güncelleştiren, Fransız merkez sağının yeni lider adayı Nicolas Sarkozy oldu. Öte tarafta ise, ABD'deki kimlik tartışmalarını irdelediği son kitabı "Biz Kimiz" ile başdöndürücü ufuklar açan, o ünlü, daha doğrusu ürpertici "Medeniyetler Çatışması" kehanetinin babası Samuel Huntington. Sarkozy malum; Fransa'nın din kadar kutsal ve dokunulmaz "laiklik" ilkesini tartışmaya açan "Cumhuriyet, dinler ve umut" adlı kitabıyla ortalığı karıştırdı. Karıştırmaması da mümkün değil; çünkü "Fransa'nın son dini" dediği İslamiyet'in diğer dinlerle eşit koşullara sahip olması için devlet desteğiyle cami yapımını ve imam yetiştirilmesini istediği kitabında ABD'nin sofu Başkan'ı George W. Bush'a taş çıkartacak görüşler öne sürüyor. Örneğin "İnsan 'Nereden geliyorum, nereye gidiyorum' sorusuna ilgisiz kalamaz" diyor, "Cumhuriyet idealinin 'Hayat bir rastlantı mı', 'Yaşamın anlamı ne' gibi insanın temel sorularına cevap bulamayacağını" söylüyor.
Cumhuriyette dinin yeri Ve 1835'te Yeni Dünya'ya yaptığı gezinin dönüşünde, liberal düşüncenin referans kaynağı "Amerika'da Demokrasi" kitabını yazan Tocqueville'den alıntı yapıyor: "Din, demokratik cumhuriyetlerde, diğer rejimlerden çok daha gereklidir." Sağdan sola tüm siyasiler Sarkozy'nin görüşlerine şiddetle karşı çıktılar. Onu Fransa'yı "Cemaatler toplumu"na dönüştürmeye, "Fransız laikliği yerine Anglo-Sakson sekülarizmini getirmeye " çalışmakla, kısacası Fransa'nın damarlarındaki kanı değiştirmek istemekle suçladılar. Huntington'un "Biz Kimiz" kitabı işte bu tartışmaların ortasına düştü. Ona geçmeden önce iki "laiklik" arasındaki farkı kısaca hatırlatalım: Fransız modeli laiklikte devlet, değişim ve daha iyi yaşamın temeli kabul ediliyor. Anglo-Sakson modelinde ise, devlete kuşkuyla bakılıyor, değişim ve daha iyi yaşamın kaynağı olarak sivil toplum gösteriliyor. Huntington'un kitabına gelince; o da "Biz Kimiz"in beşinci bölümünde, ABD toplumunda dinin etkisini irdeliyor ve şöyle diyor: "Amerika laik ama dindar bir ulustur. Din, davranışları diğer modern toplumlara göre çok daha fazla etkiler. Amerikan dindarlığının boyutlarını değerlendiren İsveçli teolog Krister Stendhal'a göre, Amerika'da ateistler bile dindar bir tonda konuşurlar. " Ve o da Tocqueville'den alıntı yapıyor: "Fransa'da din ve özgürlük birbirine karşıdır, Amerikalılar ise tam tersine dinsel ruh ile özgürlük ruhunu birleştirmeyi başardılar. "
Türkiye değişti mi? Toplumumuzda laiklik ve dinin rolleriyle sıkı ilişkili olduğu için iki gün köşemizi bu tartışmalara ayırdık. Çünkü, Türkiye bir yandan Fransız modeli ödünsüz laikliğe dayalı sisteme sahip ama bir yandan da bağrında dindar bir halk barındırıyor. Nereden mi çıkardık? Huntington'un kitabında "Dindar toplumlar"a ilişkin bir araştırma da var. Şeriatla yönetilenleri kapsam dışı bırakan araştırmada, Türkiye, dünyanın dördüncü dindar ülkesi çıktı. Nijerya, Polonya ve Hindistan'ın ardından. ABD'nin hemen önünde. Böylesine dindarlaşmış bir toplumun baskılarına "kamusal alan" barajı ne kadar dayanır, doğrusu araştırmaya değer.
|